21 Aralık 2012 Cuma

Deplasman Taraftarıyız


  Hangi seneye ait olduğunu bile hatırlamaz oldum ama o zamanlar söylediğimiz gibi biz deplasman taraftarıyız. Ordu'da zaten binlerce kardeşimiz renklerimizi destekliyor, önemli olan deplasmanda yalnız bırakmamak tabiki. 

Tribünü kovalayan adam, az çok ne konuştuğunu bilen adam aslında ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır. Bazen fotoğraflar paylaşılıyor facebook'ta, twitter'da veya bir bloglarda. Kolay değil 1145 km uzaklıktaki deplasmanda deplasman tribününü doldurabilmek. Hele ki, Ordu'da yaşadığımız otobüs sıkıntılarını, yönetim - taraftar arasındaki sorunları da düşündüğümüz hiç kolay değildi ama o deplasmanda her şeye değdi. Maç sonu güzellerden tutun da otobüsün içindeki gülmekten koltukları yumrukladığımız anlara kadar. 

Başka takım taraftarları dibindeki şehre deplasman yaptığında bulunduğu yeri dolduramazken bizler binlere kafa tuttuk. Yine de şunu bilir şunu söylerim bir tek Mersin deplasmanında şansımız tutmuyor. Ya bayrama denk geliyor, ya da haftaiçine atıyolardı maçlarımızı. Olsun ona da gitmiştik tabi, Fidangör'ün deplasman otobüsüyle giden biri şehrine döndüğünde ben daha önce hayattan nasıl tat alıyormuşum der mutlaka.

Deplasman bizimle güzel...

Sporda Şiddet Polislerin Eseridir

Olin Edirne - Mersin BB basketbol maçında polis, tribünde nöbet geçiren bir taraftara copla saldırdı. Rahatsızlanan taraftara orantısız bir şekilde saldırıya geçen polis insan yaklaşımlı olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.


18 Aralık 2012 Salı

Nedim Türkmen'e...

Orduspor Kulübü Başkanı Sayın Nedim Türkmen'e;

Geldiğiniz günden bugüne bir çok başarılı çalışmaya imza attınız, ama öyle ama böyle. İlk yıllarınızda bir çok televizyon programlarına katıldınız, katıldığınız her programda hep aynı şeyleri söylediniz. Geldiğiniz ilk gün, Süperlig'e çıkacağımızdan hiç kuşkum yoktu. Şunu da söylemek istiyorum, Ordusporumuz, avrupaya gidecektir.

Benim sizin başarınızdan dolayı en ufak bir şüphem yok, yeri geldi eleştirdim, yeri geldi savundum. Benim için her zaman öncelik Orduspor oldu. Bugün yaşamış olduğumuz durumda da yine önceliğim Orduspor'dur.

Taraftar gruplarına vermiş olduğunuz kombinelerin hepsini iptal ettirmenizi istiyorum. Bu iş böyle olmaz bi kere bunda hemfikir olalım. 55 yaşında adam elinde kombineyle sıraya giriyor. Bana her maçta mesaj geliyor, ya da bir şekilde devre arasında televizyon izleyen arkadaşlarım arıyor. Niye bağırmıyorsunuz diye, bu maçta ilk yarıdan sonra çıktım ve televizyondan değil, taraftar gruplarının olduğu tribünü net olarak gören bir şirketin camından izledim son dakikaya kadar. Böyle bir şey olamaz. Buna hemen dur demelisiniz.Hatırlayın ilk Karabük maçındaki tribünü, bi de şimdikine bakın. Bu maçlar arasında dünyalar kadar fark var. Kombineler satılıyor, Ordusporumuz üzerinden para kazanılıyor.

Takımını yürekten seven adam her maç biletini de alır, sezon başı kombinesini de alır. Bize bugün var, yarın yok taraftar lazım değil.

Yapın artık bir şeyler. Fidangör Grubu üyesi olarak söylüyorum bunları size. Bu şerefsizliği DURDURUN ! Ordusporumuz kimsenin para kazanacağı ekmek kapısı olmamalı.

27 Kasım 2012 Salı

Orduspor Hentbol Ankara'yı mı Temsil Ediyor ?

Orduspor'un Bayan Hentbol Takımı hakkında içimden geçenleri yazmak istedim. Konuya başlamadan önce de, futbol takımımız (sözde) Süper Lig'e çıktıktan sonra türeyen insanlar bu konu hakkında neden bir şeyler yazıp çizmiyor merak içerisindeyim. Her ota boka yazılar yazan, medyatik yönüyle haber sitelerine haberler gönderen, yazarlık yapan insanlar bu konu neden tek satır bir şey yazmadı? Götünüz varsa çıkıp söyleyin. Madem Orduspor'lusunuz, madem Ordu şehrini çok seviyorsunuz çıkarın başınızı toprağın altından, Süper Lig'e çıktıktan sonra götünüzü başınızı oynatmayı iyi biliyorsunuz ama...

Gelelim asıl konuya, konumuz Orduspor Hentbol Takımı; Şu an nerede? Ne zaman kuruldu? Hangi amaçla kuruldu? Ordu'yu mu temsil ediyor? Maçları nerede oynuyor? Ve neden bu takımla ilgili bir haber yazılmıyor hem resmi sitelere hem de haber sitelerine? Konuyla ilgili olarak özel bir not mu düşüldü basına karşı yazılıp çizilmesin diye...


Çok fazla detaya da girmek istemiyorum ancak, değinmek istediğim diğer bir konu ise, Orduspor hentbol takımının renkleri neden mavi beyaz? Ekranda hafiften mora dönük gözükebilir bu fotoğraf ancak diğer fotoğraflarda daha net olarak belli oluyor mavi olduğu.

Bu hentbol takımı maçlarını neden Başkent'te yapmaktadır? Ordu'da spor salonu mu kalmadı da oralara gidildi. Sanki Başkent takımıymış gibi orada mücadele ediyor?

Kulübümüzün resmi sitesinde neden Hentbol takımımız ile ilgili galip geldik ya da mağlup olduk şeklinde maçlar hakkında bilgi verilmiyor. Orduspor Kulübü'ne ait olan bu branşa neden önem verilmiyor? Ya da veriliyor da sırf Ordu'da olmadığı için tepkiye neden olur diye haberi mi yapılmıyor?

Kulüp yöneticilerimizden bu konuyu mantıklı bir şekilde açıklaması gerekir. Orduspor Kulübü başka bir şehrin kulübü değildir. Daha önce de bununla ilgili maçların sürekli istanbulda oynandığına dair şikayetler gelmişti Ordu'da bulunan taraftarlarımızdan.

Şu konu gerçekten öyle bir unutturuldu ki bazı kişiler tarafında, bugün bir arkadaşım konu hakkında bilgilendirme yapmasa herhalde ben de unutup gidecektim, arada kaynayacaktı.

Valla helal olsun herkese, bildiği halde yazıp çizmeyenlere, görmezden gelenlere, uyutanlara uyutulanlardan haberi olup sesini çıkarmayanlara; Helal OLSUN 

12 Kasım 2012 Pazartesi

Topuk Yapan Delikanlı Olursa

Bir deplasman tribününe götünden aldığı solukla giriş yapanlar, maç sonunda yine götünden alarak soluğu kaçar. Şükrü Saraçoğlu deplasman tribünü, götüne güvenemeyenlerin başkalarının sikiyle gerdeğe girmeye çalışmaları ve yaşadıkları içler acısı son. Kafalarına göre İstanbul bizim ayağına yatanlar Galatasaray - Orduspor maçında GS tribünlerine girip memleketini satanların ta kendisi. Yine aynı adamlar Fenerbahçe - Orduspor maçında burası bizim ayağına yattılar. Orduspor Tribünleriyle hiçbir alakası olmayan adamları tribüne getirip şekil peşinde olanların birkaçı gereken cevabı aldı. Gerisi duruma göre ya allaha kalır ya bize...

Kendi götüne güvenemeyip ultraslan tribünlerinden adamları toplayıp tribüne sokan insanlar arkalarında adam olmadan bırakın şiddet içerikli gideri, lafı yerine gelsin lise çağındaki çocuğa bile giderini yapamayacak tipteki insanlar. Kafalarına göre çöktük sinyali vermeye çalışırlar, o an tribünde olanlarımızın çoğunun cezalı olduğunu bilmeden bunlar niye saldırmadı diye yorum atarlar. Aramızdan 1 kişiyi bile zaptedemeyenler erkeklik peşinde koşmaya, biz delikanlıyız ayağına yatmaya devam etsin.

Ardından bütün olayı Fidangör Grubu çıkarmışcasına figüranlarını çeşitli sitelere salan ve bu sitelere yorum atmalarını söyleyen başrol oyuncularının da staddan çıkar çıkmaz kaçtıkları, izlenmeye değer bir aksiyon filmini anımsatmadı değil.

Ordu'daki uzantılarını bile bile ateşe atan bu kanı cıvıl cıvıl oynayan yürekli delikanlıları ön saflarda, koyunlarını ileri sürmeyen mevkilerde görmek isteriz. Madem o kadar delikanlıydınız maç sonu neden kaçtınız birader? Tamam, içinizde harbi adamlar var, tanışma fırsatımız da oldu bazı yerlerde ama delikanlı olmayanlarınızın hali ilkokula giden ağzı süt kokan çocuklardan farksız be abisi.

Buradan size tehdit içerikli mesajlar yollama niyetinde değiliz hani, olur ya öyle lafa gelince sedat peker icraatte pamuk şeker hesabı kimliğimiz yok sizin gibi.

Bu alemde istanbul delikanlı, Karadeniz kahpedir sizin için, gerçekleri de görmezden gelmeye devam edin. Bütün anadolu biliyor Karadenizi, buraya aç gelenlerin kurşun yiyip gittiğini.

Delikanlı kimliklerinize bir ömür başarılar dileriz. Sevgiyle kalın...

7 Kasım 2012 Çarşamba

Adam mı kestik? Esrar mı çektik?

Düzenin şerefsiz olduğu topraklarda, insanların şerefli olmasını beklemek çok yanlış biliyoruz, bildiğimiz halde de hep bir umutla düzelmesini bekliyoruz. Bazen bu durumu düzeltmek için girişimlerde bulunuyoruz, her zaman -belki de hiçbir zaman- yüzümüz gülmese de üzerimize düşen görevi yaptığımızı düşünüp biraz olsun rahatlıyoruz.

Ama söz konusu tribünler olunca ne kadar yazsak da bazı şeyler değişmiyor. İşin tuhaf tarafı da, bizim için kararı veren insanlar, yarım saat bile sürmeyen oturumlarda birbirini yiyor, hatta birbirlerinin boğazlarına sarılıyor. Mecliste böyle davranan insanlar tribünlerdeki şiddet yasasıyla ilgili karar veriyor. Bu konuda adaletli bir ülkede yadığımızı bir kez daha hatırlatalım dedik. (!)


Maç saatlerinde Yenimahalle Karakolunun önüne gidin bakalım kaç taraftarımız orada? Gençler neyin sırasına girmiş diyeceksiniz hatta. Yıllar öncesine, giresun maçlarına kadar gidersek toplamda 152 taraftarımız cezalı durumda. Maçlara girmeleri yasak. Hatta maçlara girmeye devam ederlerse ceza evine kadar yolu var bu şiddet yasasının. 

Bu ülkede adam öldüren 5 yıl, yaralayan 2 yıl, sakat bırakan 7 yıl, hırsızlık yapan 2 gün, karısını döven 2 saat tutuklu kalır. Takımını destekleyenler ise ömür boyu men cezası alır. Ayrıca devleti beslemek için de para cezasına çarptırılır. 

Barral'ın arkasında görünen pankart 19 Eylül'deki son maçımız olan Sivasspor maçından. Fidangör'den ceza yiyenlerin pankartı, sonuna da yazmışlar "cezalı fidangörlüler" diye. Ne mi yazıyor? Adam mı kestik? Esrar mı çektik? 

Adaletin yıllardır kaybolduğu topraklarda yaşıyoruz...

25 Ekim 2012 Perşembe

Reklamın Bile Amına Koydunuz

Çok söyleyecek sözüm var da artık tutuyorum kendimi - sırf içinizde sevdiğim bir abim ve bir de kardeşim var diye -

Vefat eden kardeşimizin arkasından bile reklam peşine düştünüz ya ne diyelim size, isim isim isim... Nereye kadar? Sizin bu reklam sevginiz nereye kadar devam edecek? Yazıklar olsun.

12 Ekim 2012 Cuma

İçimizdeki Manchester Sevgisi (!)

26 Nisan 2011, soL serbest blogda " Çakmanın çakması 'orduspor.org.tr' " başlıklı bir yazı yazmıştık. Ve bu duruma gerçekten aşırı derecede üzüldük. Yani bir kulübün internet sitesi başka bir kulübün internet sitesinin kopyası neden olur? Bunu anlamıyoruz.

Geçen gün, twitter'da Yasin arkadaşımızın paylaşması üzerine bu konu yine gündeme geldi. Daha doğrusu şu anda biz gündemimize alıyoruz. Orduspor Kulübü, Ordu'da bulunan bir firmaya internet sitesinin tasarımını yaptırıyor. Bundan önce Manchester United'ın kopyası olan orduspor.org.tr şu anda Manchester City'nin internet sitesinin kopyası. Gülsek mi ağlasak mı bilemedik.

Yani bu konuda kulübün verdiği paraya mı yanmalı? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi tasarımı değiştirmeyen firmaya mı? Ve ilgililere de buradan duyuralım; böö | grafik atölyesi'ni. Yazarlarımızdan bir tanesinin de içinde bulunduğu ekip, Ordu ve Orduspor ile ilgili içeriği olan internet sitelerinin tasarımını ücretsiz yapmayı üstleniyor. Neden Orduspor'u seven bu insanlara sitenizi teslim etmiyorsunuz? Bu konuda sitenin adını vermeyecektim bu yüzden arkadaşımdan da özür dilerim.



Manchester City'nin İnternet Sitesi
Orduspor Kulübü İnternet Sitesi

Diyeceklerim bu kadardır. Şimdi yolunuza devam edin bakalım.


30 Eylül 2012 Pazar

ŞEREFSİZ BASIN

Yok abi, olmaz böyle bir şey. Eyy Anadolu ! Siz siz olun sakın ha Süper Lig'e gelmek için bi taraflarınızı yırtmayın. Burada Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe'den başka bir şey yok. Kayserispor'la maç yaparsınız televizyonlardaki spor programlarında sadece özetleriniz gösterilir en fazla 2 pozisyonunuzu konuşurlar. Gazetelerde mi? Oralarda da bir sayfanın köşesine yerleştirirler seni.

Galatasaray'ı mı yenersin? O zaman televizyonlarda "Orduspor, Galatasaray'ı yendi" yazmaz. "Galatasaray, Orduspor'a yenildi." yazar. Her zaman ön planda istanbul takımları vardır bunu sakın unutma Anadolu. Maç 2-0 biter, golü atan futbolcuları, golün nasıl geliştiğini, kimlerin pas yaptığını konuşmazlar. Galatasaray defansının eksiklerini, defansta yanlış yerde duran futbolcuları konuşurlar.

Rıdvan Dilmen çıkar bi televizyona programına: "Galatasaray'la oynadıkları için böyle oynadılar, yoksa normalde böyle oynamazlar. Haftaya bakın Karabük'le oynayacaklar, aynı performansı göstermeyecekler." der.  Bu maçtan önce alınan galibiyetlerin, puanların bir önemi yoktur. Lig başladı başlayalı namağlup musun? bunun ne önemi var? Sen sadece Galatasaray'la oynadın diye iyi oynamıştırsın.

Peki Orduspor yenilseydi ne diyecekti hiç düşündünüz mü? Biz düşündük. "Bu işin böyle olacağı belliydi." diyeceklerdi. Fenerbahçe'li yorumcu çıkıp, Galatasaray'a yattı diyecekti.

Ya da Fenerbahçe'yle mi oynadın? bi de yenildin mi? Bu sefer de Galatasaray'lı yorumcular "Fener'e yattı" diyecekti. Ordusporumuz, alnının teriyle maçı kazandı ama bu kimsenin umrunda değil. Önemli olan geçip, laf sokuşturmak.

Sonra da Anadolu Kulüpleri neden başarısız derler. ŞEREFSİZ BASIN, o hafta oynanan maçların sadece 3'ünün üstünde durur, sonra Anadolu Kulüpleri şöyle böyle derler.

ŞEREFSİZLER, ŞEREFSİZLER, ŞE REF SİZ LER !

20 Eylül 2012 Perşembe

Pardon ! Çok Oluyoruz...



Kıçı kırık bir blog işte ne yapabilirki sorusuna en az 10 paragraflık bir cevap yazabiliriz. soL serbest bir blog değil, düşüncelerin yazıya aktarıldığı bir platformdur. Burada yandaşı da düşüncesini yazar, yöndaşı da. Sansür olmaz, engel olmaz. Özgürlük vardır, rahat rahat dolaşma hakkı vardır. Fikrini savunma hakkı vardır. Diğer yerler gibi, var olana boyun eğme değil, yenilikleri dillendirme vardır.

Bunları neden mi yazıyorum? solserbest@yahoo.com adresli mail adresimize gelen o kadar tehdit mesajları varki, hepsine teker teker cevap vermektense buradan toplu bir katliam yapmayı daha uygun gördük.

İnsan gibi düşüncelerini paylaşanlara diyecek sözümüz yok ancak yazdığımız yazıların uzun bacaklı harfleri bir yerlerine dokunmuş, belli yani.

Biz her şeye burnumuzu sokuyoruz, kusura bakmayın. Bazen fazla oluyoruz, bazen çok can yakıyoruz. Ancak her zaman doğru bildiklerimizi yazıp çiziyoruz. Olay Orduspor değil, Orduspor'dan rant sağlayanları bir bir halka sunma.

Hayır ! Belki bilmiyordursunuz, biz yeniden tekrarlayalım. Bizler yazılarımızı yazdıkça sizlerin ağzı hep açık kalacak.

18 Eylül 2012 Salı

Bir Çift Söz

Türkiye ismini sadece isimde bırakıp, satılmadık yer bırakmayan, özelleştirmedik kurum bırakmayan, şehitlere bir kaç diyip, açılım yapan. Bu da yetmiyormuş gibi milyonlarca lirayı Suriye'deki muhalifler için harcayıp muhaliflere silah dağıtan, Türkiye'de insan açlıktan ölürken ses çıkarmayıp, myanmarda müslümanlar ölüyor diye oraya yardım gönderen, müslüman müslüman diye götünü yırtıp, Irak'ta, Suriye'de müslümanları öldüren amerikaya diyarbakırdaki incirlik askeri üssünü açan, Atatürk'ü bu topraklardan silmek için varını yoğunu ortaya koyan, 19 Mayıs'ı, 30 Ağustos'u ve bunun gibi içinde Atatürk olan bir çok bayramı kutlatmamak için türlü türlü bahaneler uydurup, bu yılki 30 Ağustos'u Cumhurbaşkanı'nın kulağı rahatsız diye iptal eden, - adım gibi eminimki - 2013'teki yerel seçim tarihini bilerek 27 Ekim'e alan ve bu sayede 29 Ekim  Cumhuriyet Bayramı'nı seçim ayağına gölgede bırakıp, Cumhuriyet bayramını transit geçişe alan, Fındık 7 milyonken 3 buçuğa çeken, Karadeniz'i yok etmek için HES projeleriyle doğanın, derelerin ırzına geçen, eskiden yılda 1 kere ya da 2 kere evimizin balkonuna astığımız Türk Bayrağı'nı artık hergün şehit verdiğimiz için hiçbir zaman indirmememize sebep olan değerli Tayyip Padişah. Sana bir çift sözüm vardı, ben de içimden geçenleri yazdım. Ve şu konuda gerçekten seninle farklı olduğumu düşünüyorum. Senin inandığın Allah'la, benim inandığım Allah bir olamaz. İçinde Allah korkusu olan adam böyle davranamaz.

16 Eylül 2012 Pazar

Orduspor'a Yardım Yapanlar, Yarın Belediye Başkanlığına Çıkarlar

Yıl 2023, Cumhuriyet'imizin 100. yılı.
Ben o dönemin Ordu Belediye Başkanı Salih YILDIRIM.

Orduspor'a bırakın 100.000 TL'yi, hâlâ aynı yönetim varsa 1 TL bile yardım etmem.

Neden mi?

Yıllar önce, çok uzak değil 2-3 sene olmuştur. Orduspor'da sezon açılışı yapılacak, taraftarlar toplanmış. O zaman da Referandum denen bir bok var ki, insanları uyutmaktan başka bir boka yaramayan tamamen iktidardakilerin çıkarı düşünülerek hazırlanmış 20 küsür maddelik bir değişiklik söz konusu. Değiştirilecek olan maddelerden biri diyor ki: "Şehit ailelerine daha fazla yardım, daha çok maaş verilecek." Şimdi ben buna neden hayır diyeyim? Dememem lazım ama hayır demek zorunda kaldım. Bu ve bunun gibi bir çok madde var benim de hayır diyemeyeceğim ama adamlar 24 tane madde koymuş, 22'sine HAYIR demem ama 2 tanesi tamamen onların çıkarına olduğu için mecburen HAYIR dedim. Onlar da neler mi? Referandumdan sonrasına bakın, generaller tutuklandı, gazeteciler içeri alındı, susturuldu, kaçırıldı vs. vs... Şu an kafam allak bullak olduğu için tam hatırlamıyorum ama yargıyı ele geçirmek için düzenlenmiş 2 madde vardı, ve sırf bu yüzden ben HAYIR oyu verdim. Peki bunların konumuzla ne alakası var diyeceksiniz. Gelelim konumuza, Orduspor sezon açılışına çağırılmış AKP'li milletvekilleri, bırakın Orduspor'la ilgili bir şeyler demeyi, Orduspor'un kuruluş yılını bile bilmeden cümle kuruyor. Ardından ekliyor, başbakanımızın destekleriyle, bizim gücümüzle... yok şunu başardık, bunu başardık. Dün olduğu gibi, bugün de Orduspor'un yanındayız lafları...

Birader, adam sormaz mı sana, Orduspor Kulübü kaostayken, Valilik yardımıyla lige tutunmaya çalışırken neredeydi partiniz? Borç gırtlağa dayanmışken, başkanlık seçimleri için kongreler yapılırken neredeydiniz? Niye kimseyi desteklemediniz? Orduspor Süper Lig'e çıktığında mı sesiniz çıkmayta başladı? Orduspor'dan daha güzel bir reklam aracı bulamadınız mı? Ben belediye başkanı olarak, her fırsatta akp yalakalığı yapan bir kulübe neden destek vereyim? Ha söz verdim, sözü ne zaman verdim? O sezon açılışı yapılmadan önce verdim. Ya da sonra verdim orasını tam bilemem. Ama sen bunları bunları yaparken, ben göz göre göre ülkede satılmadık yer bırakmayan, her yeri özelleştiren, Türk Telekom gibi bir kurumu yani Türkiye'nin iletişim ağını bile özelleştiren insanların yalakalığını yapan kulübü neden destekleyeyim? Özelleştiren derken, bir başka Türk'e gitmiyor tabi bu kurumlar, kuruluşlar. Yabancıların elinde herşeyimiz, Tekel'inden tutun, Telekom'una kadar. Eve gidin, toplu iğne kutunuza bakın ne malı? Nereden ithal edilmiş. Türkiye'de üretimi sıfırlayıp, tamamen tüketime doğru yol alan insanları ben neden destekleyeyim? Benim ülkem neden üretmesin? Neden dışa bağımlı yaşayayım?

Kaldı ki, ben bunları belediye başkanı olarak söylediğim gibi Orduspor Taraftarı olarak da aynı şeyleri söylerim tabi ki taraftar olarak Belediye Başkanı'nı da eleştiririm. Adam, sen söz vermişsen, sözünde duracaksın. Yardım mı edeceğim dedin? O zaman her türlü yardımı yapacaksın. Sen CHP'lisin, sana gelen ödenek şu, maddi durumun mu yok? O zaman Orduspor'a yardım edecek markalar bulacaksın. Aracı olacaksın. Şehrine nasıl sahip çıkıyorsan, takımına da sahip çıkacaksın.

Ama Basketbol şubesine yardım etmeyeceksin. Etmemelisin. Oradakiler Orduspor'lu değil, oradakiler galatasaray, fenerbahçe maçları olduğunda sosyal paylaşım sitelerinde gooool! nasıl koyduk! gibi şerefsizce sözlerin paylaşıldığı şerefsizlerin elinde olan şubeler.

***

Bir de büyükşehir olmak için götünü yırtanlar var. Senin yaşın ne başın ne demez mi karşındaki insan sana? Ordu'da olanların gözünü boyamışlar, neymiş büyükşehir olursak daha çok yatırım olacak, daha çok gelişeceğiz. Büyükşehir olma projesi tamamen akp'nin seçim kampanyasıdır. Böylelikle belediye başkanlığı için adaylarının kazanma ihtimali daha çok artacak. Büyükşehir olmak için götünü yırtanlar, ara sıra çıkıp Teleferiğin ayakları yanlış yerde, durdurulmalı der. Sonra gider adaylığını koyar.

Böyle şerefsiz, böyle çıkarcı bir ülkenin insanlarıyla aynı oksijeni solumaktan utanıyorum.

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Uğurcan ATAOĞLU > Orduspor Taraftarı

Böyle bir başlık kullanmak ne acı bir durumdur. Yine geldi konu menekşeli logoya.


 Yine gördük Büyük Orduspor Taraftarı'nın ne kadar büyük olduğunu, yine gösterdiler bize 1 kişinin binlerce kişiden üstün olduğunu. Başkan Nedim Türkmen'in açıklamasından bir bölüm:

Basket takımında ve diğer Hentbol'da menekşeleri de kullanacağız. Uğurcan bey kararlı o konuda.
 Ne diyelim, Uğurcan bey dediyse öyle olmalı. Sonuçta Orduspor taraftarın, halkın değil. O'nun, Bu'nun Takımı ve o yüzden başlık Uğurcan ATAOĞLU büyüktür Orduspor Taraftarı şeklinde. Ve ben, bireylerin sevdamızdan daha büyük olduğu bir oluşumda, Ordusporluluğumdan utanıyorum.

24 Temmuz 2012 Salı

soL geliyor !


soL'un okuru başka olacak!

   soL, okuduğu gazeteden memnun olmayan insanların yeni gazetesi olacak. Aynı zamanda, okunacak gazete bulamayan, gazete okuma alışkanlığı olmayanları da kazanacak. Kendi okurunu yaratacak. Daha önemlisi, yeni bir okur kültürü yaratacak. Bizim gazetemiz de, okurlarımız da başka olacak.

   soL, kısa zamanda ülke genelinde önemli bir okur kitlesine sahip olacak. Kimileri, belki başka gazeteleri bırakıp soL okumaya başlayacaklar. Kimileri ise, şu an hiçbir gazeteyi düzenli okumayan, ama soL’la beraber her gün sahip çıktıkları gazeteyi okumaya başlayan insanlar olacak. Evet, soL kendi okurunu yaratacak. Liseliler, genç işçiler, ev kadınları... Basına güvenmeyen, eline diğer gazeteleri aldıkça küfreden, veya memleketten umudunu kestiği için olan biteni görmek istemeyen birçok kişi, soL’la birlikte günlük gazete okuyucusu olacak. Ama soL, bir başka açıdan da kendi okurunu yaratacak. Var olan medyanın ürettiği alışkanlıkları, kalıpları, gazete-okur ilişkisini kıracak. İç politikayı siyasetçi demeçlerinden, ekonomiyi şirket reklamlarından, dış haberleri dünya magazininden ibaret sanan medyanın yapmadıklarını, yapamadıklarını yapacak. Ekonomiyle ilgilenmeyen okurlarına ekonomi sayfası okutacak, dış haberleri boşveren okurunun dünyayı izlemesini sağlayacak. soL’un okuru, gazetenin sadece alıcısı değil, parçası olacak. Fakat bu, sermaye gazetelerinin “bu sizin gazeteniz” lafları gibi bir göz boyama değil. soL’un okurlarıyla kendine has bir ilişki geliştirmesinin sebebi var. soL, okurlarıyla birlikte bir mücadelenin parçası olacak.

   soL okurları gazeteye nasıl katkıda bulunacak?

   soL, yola sadece “habercilik” yapmak, var olan günlük gazetelerin “iyisini” yapmak üzere çıkmadı. Elbette habercilik yapacağız, gazeteciliği, var olan örneklerinden daha iyi yapacağız. Fakat soL, yola bir mücadelenin parçası olarak çıktı. soL’daki her satır, bu mücadeleyi güçlendirmek, halkın hakkını ararken elinde silah olacak bilgileri sunmak üzere kaleme alınacak.
   Okurlarımızın soL’a yapabileceği en önemli katkı da, işte bu mücadeleyi büyütmek. soL mücadeleyi, mücadele de soL’u besleyecek. soL’un başarısı, mücadeleye yaptığı katkıyla ölçülecek.
   soL’un haberleştirdiği bir grevin fabrikadaki işçiler tarafından iş arkadaşlarına ulaştırılması, bir belediye başkanının yolsuzluk haberinin kentin mahallelerinde ses bulması, okulunun medreseye dönüştürülmemesi için verilen mücadeleye dair soL’un haberinin, o okuldaki öğrenci, veli ve öğretmenlerin başlıca desteği olması... soL’un okurlarına, okurlarının ise soL’a yapacakları katkının özünü, bu oluşturacak. soL, halkımızın örgütlenmesinin, kavgasının aracı olacak.
   Sesimiz, hep beraber yükselecek.

   soL okuru külyutmaz!

   Var olan medya düzeni, gerçeği görmezden gelmek, örtbas etmek, çarpıtmak, yeri geldiğinde de yalan söylemek üzerine kurulu. Gazetemiz, düzenin medyasına karşı gerçeğin savaşını verecek. Gerçek, emekçilerin yanında.
   soL’un okurlarının, bu medyanın yalanlarına karnı tok olduklarını biliyoruz. soL okurunu “kandırmak” kolay değildir.
   Bu gerçek, bize de büyük sorumluluk yüklüyor. soL Portal’dan tanıdığımız okurumuz, haberlerimizdeki ufak yanlışlıkları, eksiklikleri anında bildirmek konusunda çok maharetli. Biz bundan mutluyuz. Çünkü hiçbir zaman okurumuzu kandırmayı, “nasılsa fark edilmez” demeyi aklımızdan geçirmedik. Okurumuzun da sayesinde hata yapmamayı, eksik bırakmamayı ilke edindik.
   Gazetede de okurumuzun bu rolünü sürdüreceğini biliyoruz. Okurlarımız uyarı ve eleştirileriyle soL’un sağlamasını yapacak, önerileriyle gazetenin içeriğinin kalitesinin artırılmasına ve zenginleşmesine katkıda bulunacak.



30 Haziran 2012 Cumartesi

Haberciyim Diye Geçinenler


Şimdi size Ordu'daki bir haber sitesinin, habercilikten başka her şeye benzeyen sözde haberini gösteriyorum. Haberin başlığı fotoğrafta da gördüğünüz gibi CHP'li Ordu Belediyesi'nin hizmet götürmediği tek yer AK Parti binası... diye devam ediyor.

Be adam, sen ne biçim gazetecisin? Kime yaranmak için bu haberi yapıyorsun? Habercilik böyle bir şey ise biz de açalım Ordu'yla ilgili bi haber sitesi çıkarlarımız uğruna haber yazalım, çizelim. Bu mudur yani övünerek yaptığınız meslek?

Sen hiç Ordu'nun sokaklarında, mahallelerinde dolaşmadın mı? Yenimahelle'yi gördün mü? Gel seni ve AKP'li dostlarını Yenimahelle'nin caddelerinde dolaşmaya davet edelim. Belki Yenimahalle de AKP'lidir o yüzden buralara da hizmet gelmemiştir. Koskoca Ordu sokaklarında bütün yollar yapılmış da, bir tek sizin dostlarınızın caddesi öyle kalmış gibi haber yapıyorsunuz. Ayrıca İdris Naim Şahin'in de dikkatinden kaçmadı demişsin. Niye ona orada demedin o zaman, sadece burası böyle değil çoğu yerde çalışma var diye. Kendimi şu anda adeta Ordu Belediyesi'nin avukatı gibi hissettim ancak Ordu Belediyesi hakkında da (her ne kadar yanlış bilgiler de versem) yazılarımızı yazdıK. Neden AKP binasının bulunduğu caddenin önce onarılması gerekiyor? AKP'nin benden ne farkı var? İktidarda diye onlara mı hizmet edilmesi lazım? Ki kaldıki onlar CHP'li belediyeye ne zaman destek vermişler? Ordu Belediyesi AKP'nin olsaydı belediye binası için bu kadar geç kalınır mıydı? Ya da işleri yolunda gitmez miydi? Pardon, özür dileriz Sayın haberci büyüğümüz. Yanlış sözler söylememişizdir umarım.

Ve aslında sizin bu habercilik anlayışlarınızı kökten değiştirmeniz gerekiyor. Çünkü bu yaptığınız gibi bir çok hatalar yaptınız. Hazır konusu açılmışken onlardan da bahsedeyim.

Ben Fidangör Taraftar Grubu üyesiyim. Ve biz Galatasaray şampiyon olduğunda sokaklara çıktığımızda orada siz de vardınız. Ertesi gün sitenizde şöyle iki tane haber vardı. Orduspor Taraftarı Galatasaray'ın Şampiyonluğunu Kutlatmadı ve Galatasaraylıların Şampiyonluk Kutlama Görüntüleri...

Şimdi siz öyle bir oynuyorsunuz ki, iki tarafı da dengede tutmaya çalışıyorsunuz. Halbuki doğruları yazsanız açık açık en ufak bir söz söyletmemiş olursunuz kendinize. Ve bu haberlerden daha önemlisi de var.

O gece sokaklarda çektiğiniz videoları gün içerisinde paylaşıma sundunuz. Emniyet'in olaylarda bulunan kişileri aradığını bile bile böyle bir hata yaptınız. Ve açık konuşmak gerekirse ben bu durumun farkında bile değildim, ta ki ( her ne kadar sizi haberci olarak görmesem de ) meslektaşınız olan başka biri, sizin videolarınız bende var ancak polislere malzeme olur diye internete yüklemedim sözünü duyana kadar.

Ve ben sizi bir konuda daha uyardım, konuşmalarımızda kayıtlı bir şekilde duruyor. Siz, kişilerin isteği doğrultusunda haberlerin içeriğinde değişiklik yapıyorsunuz. Açık açık konuşalım, gizlimiz saklımız olmasın. O gece Galatasaraylılara saldırdığımız gece bir haber attınız sitenize, Fidangör Grubu galatasaraylıların kutlamasına engel oldu diye. Aradan belirli bir süre geçti, haberinizin içeriğinde değişiklik yaptınız. Fidangör Grubu ve ********* Grubu kutlamalara engel oldu yazdınız. Halbuki o gruptan bir kişi dahi yoktu olayların içerisinde. Fidangör Grubu maç öncesinden bile duyuru yaparken, herkesi örgütlenmeye çağırırken sesi soluğu çıkmayan insanların ismini haberin içeriğinde kullandınız, değişiklik yaptınız. Ve bunu size söylediğimde bana O grubun başındaki insan beni aradı, ricada bulundu gibi bir cümle kurdunuz. Bu nasıl bir haberciliktir? İnsanların ricalarına göre haberin içeriğinde değişiklik yapıyorsunuz ve haberciyim diye geçiniyorsunuz. Bakın Ordu'nun dolaşmadığınız caddesi, sokağı, köyü, bahçesi, deresi, ırmağı kalmamış olabilir sizin için. Ancak böyle habercilik olmaz. Vicdanınızla sizi başbaşa bırakmak isterdim ancak, sizde değişiklik olacağını sanmıyorum bu saatten sonra.

Sitenizin adını ve sizin adınızı paylaşmıyorum. Fotoğrafta herşey var ancak, en fazla bu kadar gizleyebilirdim isminizi. Her ortamda Fidangör Grubu'ndakileri seviyorum demesini biliyorsunuz. Biz de sizi çok sevdiğimizi söylemek isterdik ancak, herkes yaptıklarıyla rengini belli ediyor.

Elektrikler kesilince göreceğiz bakalım elinize kalem aldığınızda kim aydınlatacak sizin o bembeyaz kağıdınızı...

27 Haziran 2012 Çarşamba

Başkan Dediğin


soL serbest'in en az yazı yazan yazarı olarak 3. yazımı yazıyorum. Biraz utanç verici ama bazı sorumluluklarımdan dolayı fırsat dahi bulamıyorum. Bir de kulüp içerisinde çalışıyor olmam ve bunu da kulübün içerisinde kimsenin bilmiyor olması durumu daha da zorlaştırıyor.

Ancak bu yazımda sizlere bir Spor Kulübü'nün içinde olduğu durumu anlatacağım. Bu yazacaklarım kesinlikle Orduspor'u ilgilendirmiyor. Orduspor Kulübü ile hiçbir ilgisi yok.

Bir adam gelecek, kulübün koltuğuna başkanım diye oturacak. Öyle vaatlerde bulunacakki, dediğinin çoğunu yaptığı gibi bir bölümünü de yapmayacak. Ve kulübün giderlerini kulübün kasasından değil de kendi hesabından karşılayacak. 200.000 TL maliyeti olan bir çalışmayı faturaya 400.000 TL olarak gösterecek ve fazladan 200.000 TL piyasaya sürebilecek. Futbolcuların parasını dahi kulübün kasasından değil, kendi banka hesaplarından ödeyecek. Aslında geçmişinde SOLCU bir kimliği olan insan, kulüp başkanı olduğu günden itibaren iktidar yalakalığı yapacak ve onlara boyun eğecek. Tabi ki bulunduğu kulübün çıkarlarını düşünerek hareket edecek. Bazen yeri gelecek Türk Futbolu'nun demirbaşı sayılan insanlara bile kafa tutabilecek bu kişi. Ardından da korkuyormuş gibi gözükerek aslında sıradan bir başkan olduğunu halka yutturmaya çalışacak. Her televizyon programına katılarak isminden sıkça söz ettirecek. Spor yorumcularıyla atışacak, kulüp başkanlarıyla sürtüşecek. Bulunduğu kulübün değerleriyle oynayarak büyük ve tehlikeli girişimlere kalkışacak. HES'e karşı çıkan taraftarlarını bile karşısına alarak gizliden gizliye HES için çalışmalara başlayacak. Koltuğa oturduğu günlerde taraftar gruplarını hiçe sayması bir yana, işi düştüğü zaman büyük ordinaryusspor taraftarı diyerek taraftarı gaza getirecek. Çok çok büyük bir insanın yanında çalışarak onun parasını aklayacak. Ne kötü bir durum...

Düşünsenize böyle bir başkan Orduspor'un başına gelecek, Allah korusun diyorsunuz içinizden. Allah korudu bizi ki böyle bir başkanımız yok.

Hadi şükredelim Tanrı'ya.


24 Haziran 2012 Pazar

Ah be abi...


Sen yanımızdan gittiğinden beri, hep birşeyler eksik kaldı hayatımızda.

21 Haziran 2012 Perşembe

Ne Belediyeymiş Arkadaş

Hikaye hatta roman yazılır bu arazi için ama bu konuyu fazla uzatmayacağım. Ama yine inceden inceye bazı kurumlara ve kişilere sözümü söyleyeceğim.

Ordu Belediyesi hizmetteki binasını yıkarak, fuzulî bir şekilde binayı yenileme çalışmasına girdi. Aslında belediyekilerin yaptığı tek hata, mühendislerin sözüne inanmak oldu. Binayı ayakta tutan direkler sağlamlaştırılamadığı için yenileme yapılmadı. Bunun yerine tamamen yıkıldı ve yıkılan molozlar 60-70 bin TL arasında bir paraya satıldı.

Ordu Belediyesi, orada burada yarısı taşbaşında yarısı bir iş merkezinin en üst katında olmak üzere hizmetine devam etti. Ancak bi belediye bu şekilde nereye kadar idare edecek merak etmiyor da değiliz.

Belediye binasını, Karşıyaka Mahallesi'nde bulunan karayollarına ait araziye valilikle birlikte yapılacak diye duyuruldu. Bitiş tarihi 2017 söylentileri dolandı durdu. Bi aklı başında adam da çıkıp belediye binamız şurada olacaktır, kararlaştırıldı diye açıklama yapmadı.

Ordu'daki herkes binanın olduğu yere yapılacağını sanıyor ancak bu konuda büyük yanılgı içerisinde olduklarını dile getirmek isteriz. Hatta o arazinin otopark olarak kullanılması şu anda daha ağır basıyo resmî kurumların arasında. Çünkü oranın otopark olması, bazı büyük iş adamlarının işine geliyor. 5 saat önceki ekmeği bayat diye çöpe atan insanların ekmek teknesinin önü kapanır diye, bi yerleri sağlam olan insanların isteğine göz yummayı bile düşünüyorlar.

Halbuki oraya yapılabilecek en güzel şey bir meydandır. Aslında bu konuda içinde daha söylenecek çok şey var da, zamana bırakıyorum. Sırf kendi partilerinde olmadığı için devletin olanaklarını kullandırmadıkları iddiası bile dolanıyor sokaklarda, düşünün artık.

Peki şöyle düşünülse nasıl olur? Sonuçta bir dahaki seçimlerde %90 Seyit Torun Milletvekili Adayı olacak CHP'den. Ama öncesinde belediye seçimleri var. Yani belediye seçimlerine aday olduktan sonra milletvekili seçimlerine de aday olabilir hali hazırdaki görevinden istifa ederek. Yani belediyeyi AKP'ye kaptırmamak için böyle birşey yapabilirler. Tabi onların da bildiği bir gerçek var burada. Ordu'nun en eski yerleşim mekanlarına getirilen yardıma muhtaç insanların sayısını bilseniz dudaklarınız uçuklar. Karadeniz'de neden Samsun, Trabzon değil de Ordu ve Giresun'a getirildi bu insanlar hiç düşündünüz mü? Ya da bu insanların geldiğinden haberiniz var mı? Tabiki yok...

Seçimlerde kendilerine oy verecek insanları Ordu'ya getirttiler, o da yetmiyormuş gibi bunu hiçbir şekilde medyaya yansıttırmadılar. Çünkü yazılıp, çizilecekti. Zaten Ordu Belediyesi CHP'nin diye Seyit Torun'un projelerine engel olmaktan başka bir şey yapmadılar. Belediyeyi bir daha kaybetme niyetinde de değiller.

Konuyu çok uzattığımın farkındayım ancak sadece şunu düşünün. Ordu Belediyesi AKP'nin olsaydı, belediye binasıyla ilgili bu kadar karışıklık yaşanır mıydı? Yoksa bina anında oraya dikilir miydi(?)

Şimdi yıkıldı bu bina...




İzin verilseydi böyle olacaktı...




19 Haziran 2012 Salı

4 Haziran 2012 Pazartesi

Siktim Ama Bakire Değildi Hesabı

Aslında böyle bir başlık kullanmak istemezdik soL serbest'te ama artık insanların haksız konumdayken bile haklıymış gibi davranması, böyle konuşmasına tepkimizi nasıl dile getireceğimizi şaşırdık. Her zaman karşımızdakiler hata yapacak değil, bizler de bu başlığı attığımız için, karşımızdaki insanın seviyesine indiğimizi düşünüyoruz ve bu yüzden soL serbest okurlarından özür diliyoruz.

Bir insan şunu yaptım, bunu yaptım gibi cümleler kurarak "aslında sizi ben besledim köpekler" mesajını vermek istiyor. Orduspor Taraftarı'na yaptığı bir kaç iyilikle bu işten sıyrılacağını zanneden, televizyona çıkıp açıklama yaptığında bu taraftarın ondan özür dileyeceğini sanıyor demekki, yazık. Gerçekten bu insana çok yazık.

Twitter'den takip ettiğimiz kadarıyla, bu tür açıklamaları yapan birisi için bizler, yani Orduspor Taraftarları onun önünde diz çökecek değiliz. Bugüne kadar Orduspor Taraftarına yardım eden, deplasmanlara otobüs kaldıran bir çok insan oldu. Ama hiçbiri bazıları kadar bunu çıkarı için kullanma niyetine girmedi. Bugüne kadar Orduspor Taraftarına hiçbir yardım yapmayan, deplasmanlara gitmek isteyen yüzlerce taraftara sırtını dönen insanlar gelecekte siyasete atılmaya karar verdikleri an itibariyle Orduspor Taraftarı bizim herşeyimizdir ayaklarına yatmaktadır.

Kamera karşısında ahkâm kesen bu insan bozuntusu kimseler çok iyi bilmelidir ki, bu taraftar yapılan hiçbir şeyi unutmaz. Otobüs kaldırdım! Ben şunu yaptım! Ben bunu yaptım! diyerek yaptığı iyiliklerle kendini gündeme getirmeye çalışan zavallıların kuyruk acıları aslında çok farklı bir konuya dayanıyor.

Orduspor Kulübü'nde bulunan sözde Ordusporlu, Orduspor Yönetimi'ndeki insanlar twitter hesaplarına, facebook duvarlarına galatasaray yazmasını çok iyi biliyor. Ki bu insanlarla Ordu'da karşılaşma, muhabbet etme fırsatımız da oldu. Bu olayların hiçbiri yaşanmamıştı kısa bir muhabbet ettiğimizde. Daha önceki yazılarımızda da bahsettik ama yine söyleyelim. Onlar galatasaraylı olduklarını yazmaktan, biz de bunları ortaya çıkarmaktan bıkmadık. Orduspor Kulübü yöneticilerinden birisi, bi büfede hiç tanımadığı birisine "kimse benim kadar Orduspor'lu olmasın bu şehirde ama biz galatasaray sevdasıyla büyüdük, değişemeyiz" diyorsa. Orduspor Kulübü Yönetimi ve Başkan Nedim Türkmen bu konuya bir an önce el atmalıdır. Dünya kulübü olmak isteyen kulübün yöneticileri "galatasaraylı olmakla" övünürken, taraftarlar deplasmanlara 2 kişilik koltuğa 3 kişi sıkışarak gidiyor. Siz de çıkıp "Ben taraftara otobüs tahsis ettim, bunu görmezden gelemezsiniz" diyorsunuz.

Tipik bir, sermaye derdinde olan beyinle hiçbir farkınız yok sizlerin. Sizin için herşey çıkar ilişkisi içerisinde başlayıp, çıkar ilişkisi içerisinde bitiyor. Bazılarınız var telefonda konuşurken bile ceketini ilikliyor. Onlar o yüzden sokakta yürürken dik duramıyor. Eğilmeye çok alışmış insanlar var maalesef. Çoğunuz İrlandalı ama siz yurtdışındaki insanları çok sevdiğiniz için(!) onlara ses çıkartmıyorsunuz.

Ordu'da medyanın başında bulunan bazı insanlar, sanmasınlar ki bu gençler herşeyden habersiz. Sizin ne kirli bir düzeniniz olduğunu da biliyoruz. Galatasaray mevzusu patlak verdiğinde, facebooktan sizlere küfür eden taraftarların üzerine sizin gibi pis olan adamlarınızı saldığınızı da cümle alem biliyor. Sanmayınki yazmıyoruz diye bütün bu olan biteni bilmiyoruz. Bizim herşeyden, attığınız her adımdan, içtiğiniz sudan haberimiz var.

Henüz liseye giden bir kardeşimizi, staj yaptığı Ordu Devlet Hastanesi'ne gidip aratmalarınızı, Meslek Lisesi'ndeki adamlarınıza haber salıp, kardeşimizin oturduğu evden, okul numarasına kadar her boku öğrendiğinizi biliyoruz.

Verdiğiniz 3-5 kuruş parayla satın aldığınız adamlarınızın, genç kardeşimizin peşine salarak ne kadar şerefsiz bir insan olduğunuzu, evli barklı bir adamın henüz liseye giden çocuğa tehdit mesajları ilettirdiğini de biliyoruz. Ama şunu siz bilmiyorsunuz. Sizin paralı adamlarınız sokakta bizi gördüğü zaman boynunu yere eğiyor.

Siz sanmayın ki Orduspor Taraftarı sadece tribünde bağırmakla geçirmiyor günlerini, sizin gibi insanların pisliklerini de temizliyor aynı zamanda. Sırf Orduspor'un adı sizin gibi şerefsiz, adi, düzenbaz insanlar yüzünden kirlenmesin diye sizin arkanızı topluyor. Ama herşeyin de bir sınırı vardır beyler, haddinizi iyi bileceksiniz.

Medyalar, Avukatlar arkanızda diye kendinizi Ankara'daki gibi padişah sanmayın. Padişah'a bir çift sözümüz var misali çok kötü şeylerle karşılaşırsınız. Bir gün sokaklarda adınızı bulunduğu afişlerde sizin pisliklerinizin olduğu yazılar, açıklamalarla karşılaşabilirsiniz.

Bizler, bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen insanlardan değiliz. Sizin elinizi sürmeye çalıştığınız herkes için hayatından birşeyleri feda edebilecek insanlarız. Sizin insanız diye geçindiğiniz yerlerde; Bizler adamlığımızla tanınırız.

Böyle biline...

2 Haziran 2012 Cumartesi

Kumbaşı'na Sessiz Kalanlara Sitemimdir.


Solcuların ülkedeki konumunu ve işleyişini ele aldığımızda ne kadar geç kalınmışlığını sizler de göreceksiniz. Siyasi görüş meselesi değil bu, yapımız bu birşeyleri değiştirmek için sürekli geç kalıyoruz. Yapmamız gerekeni zamanında yapmadığımız için "atı alan üsküdarı geçti" diyerek iç çekiyoruz çoğu zaman.


Suç aslında onlar da değilki, bizleri "ötekiler" olarak nitelendiren ve bizim de hoşumuza giden bu tabire uyan insanlarda. Suç ötekilerde yoldaşlar. Kumbaşı'ndaki doğayı yok etme adına yapılan herşeye göz yuman, direnişe geçeceği yerde yerinde sayıklayan solcularda.

Bizler sesimizi çıkarmadığımız için, onlar birbirlerinin söylediklerini iyi duyuyor, anlıyor, uyguluyor, satıyor, kazanıyor.

Peki sizce halkın o kadar tepkisi olmasına rağmen bu doğa katillerine neden sessiz kaldılar hiç düşündünüz mü? Düşünemezsinizki, düşünürseniz tutuklanma ihtimaliniz var bu ülkenin geçmiş yıllarını göze alırsak. Her neyse...

Kumbaşı'ndaki halk plajının bu halde olması sessiz kalanların çıkarınadır. Onların sermayesiyle doğru orantıda büyüyen büyük insanların (!) büyük yatırımlarıdır. Onlar için Ordu'nun, doğanın, denizin, taşın toprağın, Karadeniz'in bir önemi yoktur. Onlar bu işten sağladıkları çıkarları, şifreli çelik kasalarına giren paraları düşünürler. Siz de oradan her geçmenizde "yazıklar olsun" demekle yetinirsiniz. Olsun, Cumhuriyet Mahallesi'ndeki oturan insanın umrunda olur mu orası? Ya da ne bileyim Yenimahalle sakinlerini neden ilgilendirsin ki kumbaşı? Orada oturan insanların Kumbaşı ile ne işi olur. Kırk yılda bir denize giderler belki, orası pislikten yüzülmez hale gelirse Efirli'ye giderler, Gülyalı'ya giderler.

Tabi Kumbaşı'nın dışında yaşayan insanlara çocukları bir gün, buralara bunların yapılmasına neden izin verdiniz? diye sorduklarında ise boyunlarını yere eğerler. İş işten geçmiştir çünkü. Doğanın bozulmasına nasıl göz yumdun baba, anne, dede, amca dediklerinde onlara söylemeniz gereken mantıklı bir cevabınız olmalı. Yoksa yaşadığınız bu topraklar, bu şehir, boztepe, efirli, kumbaşı, fındık bahçeleri, caddeler, sahilimiz bunun hesabını size sorar.

Asla yaşadığınız şehire ve onunn size sunduğu güzelliklere ihanet etmeyin.

Ordu'ya aşık bir gençten; büyüklerime, sessiz kalanlara, yaşıtlarıma ve direnmeyen insanlara ince bir sitemimdir.

31 Mayıs 2012 Perşembe

ADS'ye Uğur Getirdim !

1 hafta önce arabamın ön koltuk kılıflarını söküp çöpe atmıştım. Koltuklara yeni kılıf almak yerine Orduspor forması ve ikinci takımım olan Adana Demirspor forması giydirmek daha mantıklı geldi. Ben de ilk gün bir fotoğraf çekmiştim, net çıkmadığı için de bu zamana kadar yayınlamamıştım. Adana Demirspor Bank Asya 1. Lig'e yükseldi. Bunun şerefine bu fotoğrafı paylaşmak istedim.


En arka camda Yürekten Bu Sevda, Hayallerle Dolu Karadeniz atkısını bagajı açan yaylara bağladım. Arkadan bakıldığında çok güzel görünüyo. Müsait olunca onun da fotoğrafını çekerim. Bir koltukta Ordusporumun Mor forması, diğer tarafta da Adana Demirspor'un çubuklu forması var.



Seneye Süper Lig'de görmek istediğim tek takımdır Adana Demirspor. Mümkün mertebe Karadeniz'deki bütün deplasmanlarına da gideriz artık soL serbest yazarları olarak. Onlar bizi Adana'daki maçlarda yalnız bırakmıyorlardı. Şehrin Asi Çocukları'na Kuzey Cephesi'nden binlerce kez selam olsun... Adana Demirsporludur !

27 Mayıs 2012 Pazar

Yeni Kombineler

Orduspor Kulübü yine farklı bir çalışmaya daha imza attı. Orduspor'un 2012 - 2013 sezonu kombineleri bu zamana kadarkilerden çok farklı olarak dikey bir tasarımla oluşturulmuş. Kombine kartların arkasında poytherm'in reklamı, ön yüzünde bulunan isim soyisim yazan yerde ise Ordu'da bir fındık firmasına ait reklam bulunuyor. Bunun yanı sıra çok cafcaflı görünümü yok fakat değişiklik göz önüne alındığında ise ağır bir duruşu var kombine kartlarının.

Ön yüzünde yuvarlak baloncukların oluşturduğu arkaplanın üzerine Orduspor logosu koyulmuş, arkaplandaki yuvarlıklarda ise köşeye doğru gidildiğinde yuvarlakların şeffaflığıyla oynanarak futbol topları haline geliyor. Nasıl anlatacağımı bilemedim şu anda, gördüğünüzde daha iyi anlarsınız...

21 Mayıs 2012 Pazartesi

2 Yıldır Divane Aşık Gibi

Divane Aşık Gibi'yi Orduspor'u takip eden herkesin bildiğinden şüphem yok. O yüzden yeniden tanıtmaya, anlatmaya gerek duymuyorum. Orduspor Resmi Sitesi'nden daha güncel bilgileri ve haberleri veren Divane Aşık Gibi yazarları çok zor bir işin ucundan tuttuğunun farkındadır.

Orduspor hakkında yazılar yazmak sıradan insanların yapabileceği işler değildir. Umarım bu yazıyı okuduklarında mütevazı davranarak "abartmışsın" demezler. Orduspor konulu yazılar yazmak, Orduspor aşığı insanlar için çok zordur. Çünkü yazdıkları yazıyla bir bakıma Orduspor'u temsil etmektedirler ve bu yüzden kuracakları cümleleri özenle seçmeleri gerekir. Okuyucular için önemli olan tek nokta, Orduspor'da neler gelişti? olmasına rağmen, yazarlar bunu bu şekilde yazmazlar. Özellikle gurbette olanlar Orduspor için bir şeyler yapmak, bu iki renk için kendilerinde büyük bir sorumluluk olduğunu hissetmekte çok haklıdırlar.

İşimiz gereği, bazı şeyleri de görmezden gelmemiz doğru olmayacaktır. Yani bir nesnenin görselliği hakkında iyi şeyler söylüyorsak, (bize göre) hatalarını ve kusurlarını da dile getirmeliyiz. Ve benim gözümde Divane Aşık Gibi'nin yayılma politikası dışında hiç bir yanlışı yoktur.

soL serbest, içeriğinde siyasi yazıların dada bulunduğu bir blog (biz bunu kabul etmesekte), bunu biliyoruz. Aslında bizim için bu böyle değil, düşüncelerimiz gerçekleri yansıtıyor siyasetle alakası yok ama bunu insanlara anlatmakta zorluk çekiyoruz.

Tanıdığım tek yazarı olan İbrahim'e sevgilerle... 

16 Mayıs 2012 Çarşamba

İstanbul'a Gidiyoruz

soL serbest'i temsil etmekten ziyade sevdamızı yalnız bırakmamak için İnönü'de oynanacak Ordusporumuz - Gaziantepspor Final Maçı'na 2 arkadaş kararlaştırdık ve gitmeye karar verdik. Ordu'ya geri döndüğümüzde neler yaşadığımızı, nelerle karşılaştığımızı ve nasıl karşılandığımızı anlatırız. Şimdilik buralarda değiliz, şehrimize iyi bakın.



14 Mayıs 2012 Pazartesi

Şehrini Klavyeyle Savunan İnsancıklar

 Bilindiği üzere bir istanbul takımı şampiyon oldu ve şampiyonluk öncesinde Ordu Meydanı'nda kutlama yapacaklarını sosyal paylaşım sayfalarından duyurdular. Bunun karşılığında Fidangör Grubu'ndan açıklama yapıldı, Şehrimizde Şampiyonlu Kutlatmayacağız ! diye.

 Ve aynen şu yazıyla organizasyon bilgisi yayınlandı; "Cumartesi akşamı saat 20:45'te Belediye Meydanındayız ! Yenimahalle, Bucak, Akyazı, Şahincili, Subaşı, Karşıyaka, Durugöl, Bahçelievler, Selimiye... MEVZU BELLİ ARKADAŞLAR, İHANET EDENLERLE HESABIMIZ VAR !"

 Sonrasında ise şikayetler üzerine Orduspor Taraftarı'nı alanlardan uzaklaştırma kararları alındı bazı güvenlik güçleri tarafından ve geri vitese takan arkadaşlar Emniyet'le görüşerek durum hakkında bilgi aldı sonrasında da sayfalarından şu açıklamayı yaptı; " Bugece olay cıkarmak amacı güden taraftarlar tutuklanacaktır.Ayrıca orduspor formalı kişiler tahrik unsuru sayılacağından şampiyonluk kutlanan alanlara kesinlikle yaklaştırılmayacaktır. ORDU EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ"

 Ve bizler o sırada bir duyuru daha yayınladık Orduspor'un bütün taraftar gruplarına çağrımızdır adı altında açıklama yaptık. Kimselerden çıt çıkmadı. Korku imparatorluğu sarmış sözde Orduspor Taraftar Grupları tarafından yalnız bırakıldık. Sözde Ordusporluları bir kez daha tanımış olduk.

 Olayları eksiksiz anlatmam gerekiyor, yalanı yanlışı işin içine karıştırmadan, çünkü biz adamlığın dürüstlükten geçtiğine inananlardanız.

 Kafaya koyduk, öncesinde LC Waikiki'nin orada 20 kişiydik, sonrasında 40, 50 civarı olduk. O sırada Özkök'ün orada ellerinde meşaleli galatasaraylıları gördük gittik HER ZAMAN HER YERDE EN BÜYÜK ORDU sesleriyle aralarına girdik. Yüzlerinde korkuyu görmemek için kör olmak gerekiyordu. Sonra onlar da bizim bestemize eşlik etti. Aralarından çıkan bi kaç sözde delikanlının icabına orada bakıldı. Bi arkadaşımız yere düştü, galatasaraylılar üzerine yürümeye başladı ki, arkadaşlarımızdan biri emanetiyle galatasaraylıları uzaklaştırdı. "O'nun anlatımıyla, emaneti gördüklerinde kaçmaya delik aramışlar" O sırada galatasaraylılar bizden daha kalabalık oldu sözlü atışmalar havada uçuşan şişeler, bıçaklar, sopalardan sonra bir anda azaldığımızı gördük. O sırada Köprübaşı'na geçildi ve 10 dakika içinde yaklaşık 500 - 600 kişilik taraftarımızla yeniden yürüyüşe başladık. Bu sefer nereye gitsek ortada sarı kırmızı kimsecikler kalmıyordu. İşbankasının önüne geldiğimizde yere çökmüş vaziyette galatasaraylılar beste hazırlığındaydı aralarına girdiğimizde neye uğradıklarını şaşırdılar. Hepsi bir anda kaçtı, kaçmadık diyen delikanlı galatasaraylılar varsa buyursunlar.

 Türkiye'nin hiçbir şehrinde şampiyonluk kutlayamadılar diyemeyiz, heryerde kutladılar, kutlamaları da onlar için çok doğal. Çünkü gönüllerini istanbulun cazibesine kaptırmışlar. Bu insanlara yapacak hiçbir şeyin olmadığını biz de biliyoruz. Sadece büyüdükleri bu topraklarda Mor Beyaz renklerden başka renklerle kutlama yapmalarına ayar oluyoruz.

 Sayfalarında 10 saniyelik videoyla kutlama yaptırmadıklarını sanıyorlar yazmış cahil çocuklar. Bu insanlar demekki kaçanların arasında yoktu. Baksınlar bakalım diğer şehirlerde kutlama nasıl yapılmış Ordu'da nasıl yapılmaya çalışılmış.

 Şu bir gerçekki; İş bankasının önüne geldiğimizde ortalıkta kimse kalmıyor bir anda özkökün orada toplanıyorlardı. Özkök'ün oraya gittiğimizde de yine kaybolan galatasaraylılar başka bir yerde kutlamaya çalışıyorlardı. Biz sokaklardayken anayoldaki şerefsizlere bir şey yapamadık, veya başka yerdeki. Bizim olduğumuz yerde kimsenin kutlama yapmasına izin vermedik. Arabalarda bayrak sallayanlar darbe yediklerinde camdan içeri nasıl gireceklerini şaşırdılar.







galatasaraylılar sayfalarında şampiyonluk kutladık diye geçinse de, askerlerin olmadığı yerde teröristler kendini kral ilan ederlermiş. Bunlarınki de o misâl.

Bu olayları haber olarak yazan bazı haber sitelerinde Fidangör Grubu isminin geçmesini yediremeyen bazı insanlar, bu haberleri kendi facebook sayfalarına atarak kendi gruplarının isimlerini de yazmaktan çekinmemişler. Şehrini savunmak için en ufak bir organizasyon yapmayan Sözde Orduspor Taraftar Grubu, kendi adını habere ekleyerek Şehrini Klavyeyle Savunanlar listesinde 1. sırada yer aldı. Haberin orjinal haliyle fotoğrafı ve kendi sayfalarında paylaştıkları yazının fotoğrafını kaydettik.

Bravo size hipodromun çocukları, bravo size...

24 Nisan 2012 Salı

Sarı Kırmızı Şimşekler

Aslında bu yazımda sadece Orduspor Kulübü Yöneticilerinden Tamer Aktaş hakkında bir kaç şey yazıp bırakacaktım fakat bugün twitter'da rastladığım konuyu da yazmazsam düşüncelerime ters düşmüş olurum.

Orduspor Kulübü tarafından Taraftar Temsilcisi olarak yönetimdeki yerini alan Tamer Aktaş, Kulübümüzün Resmi Sitesi'nden yaptığı açıklamayı sizinle paylaşalım
          Tamer Aktaş:
 "Yeni yönetimimiz hayırlı olsun. Zaten içinizden biriydik. Her zaman yerim tribünlerdi. Her zaman taraftarımız ile sesimiz kısılana kadar Orduspor'u destekledim. Şimdi ise Orduspor'a yönetici olarak hizmet edeceğim. Taraftarlarımız ile çok iyi şeyler yapacağız. Birlikte hareket edeceğiz. Küçüklerime abilik, büyüklerime ise iyi bir kardeşlik yapmak istiyorum."
Şimdi de sizlere aynı adamın 17 Mart'ta twitter'ına yazdığı o mükemmel yazının resmini koyalım, resmini koyalım ki sonradan yaptığı açıklamalarda öyle bir şey yazmadım demesin.

 
Bilmiyorum farkettiniz mi ama yukarıda yaptığı açıklamada zaten "Ben Ordusporluyum" bile dememiş bu adam. Şimdi kalkıp da Orduspor Kulübü Taraftar Temsilcisi'ne "SEN GALATASARAYLISIN" damgasını vurmak, içinde sadece Orduspor sevgisini yaşatan bizlere yakışır mı? Bizim haddimizi bilmemiz gerekmiyor mu? Hiç taraftar, yönetime karşı gelebilir mi? Onlar ne derse o'dur ya hani. Bunu da görmezden gelin, buna da bahaneler bulun. Hatta UTANMAYIN, resmi siteden bir açıklama yapın "Tamer Aktaş twitter hesabı kullanmamaktadır." diye. Sonuçta karşınızda Büyük Orduspor Taraftarı var. Ne olmuş yani...

Şimdi gelelim diğer meseleye...

Buralara yazmaktansa tribünde gerekli mesajı gerekli yerlere iletmem gerekiyor (bunu zaten yapacağım) ancak sol serbest'e de yazmalıyım.

Kongrede alınan karar sonucunda Orduspor Logosundaki fındığı çıkardılar, yerine menekşe koydular. Sonra tepkiler çoğaldı, büyütmemek gerekir yazıldı. Taraftar susmadı. O zaman da konuşma yapan kızın dili sürçtü denildi. Sonra işin içine Pele Erol'u kattılar, onun ağzından açıklamalar yaptılar. Sonra Vali çıktı çok beğendiğini söyledi. Yani 180 kişinin yakın çevresi bu konuyu hep onayladı, Büyük Orduspor Taraftarı hariç.

Sonra Uğurcan Bey çıktı dedi ki, Ordu'dan Dünyaya Bakmayın, Dünya'dan Ordu'ya Bakın. Dünya'dan Ordu'ya baktığımda Menekşe'yle ilgili görebildiğim tek şey Orduspor'a verilen Mor Menekşeler ismi ve mor dağlarımızda yetişen Menekşeleri görebildim. Sonra  bakmaya devam ettim, bir şehrin geleceğini, geçmişini, kültürünü, kamyonet arkalarında gittikleri köyleri, bahçe altı yaptıkları o günleri, terledikçe su şişesini kafasına dikleyen insanları, saat 12:00 olduğunda duyulan "ameleee paydooos" sesini, fındıkları harmana seren evin çocuklarını, torunlarını, dedesinden bisiklet istediğinde fındıktan sonra diyen amcaları gördüm.



Bir de bugün Orduspor Kulübü'nün Resmi Sitesi'ni ve Mor Dem adında çıkardıkları çayı gördüm. Güzel düşünülmüş, gelir getirici şeyler bunlar. Mantıklı, alkışlayalım. Logoyu değiştirmek için götünü yırtan yönetimin Mor Dem için yaptırdığı standa Mor Şimşekler yazmasını alkışlayalım. Hatta oturduğumuz yerden kalkıp ayakta alkışlayalım. Bravo size, hepinize bravo...

//Tamer Aktaş twitter'a yazdığı yazıyı 24 Nisan 20120 - 18:57 itibariyle kaldırdı.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Fındık; Ordu, Karadeniz, Türkiye'dir !


Geçen günlerde yapılan kongre, önceden planlanmış, düşünülmüş ama tepkiden dolayı kongre öncesinde taraftarla paylaşılmayan, 180 adam diye nitelendirilen şahısların verdiği evet oyu ve değerlerimizi, en büyük varlığımızı hiçe sayan o yüce karar ! Menekşe artık Orduspor Logosunda...

Öncelikle şunu ifade edelim. Fındık, bizim için sadece Orduspor Logosunda bulunan bir simge değildir. Fındık yüzbinlerin geçim kaynağıdır. Şehrimizin değişmeyecek, değiştirilmeyecek! ve değiştirilemeyecek tek simgesidir. Birisi çıkar, hayır burası Fındığın Başkenti değil, Oksijen Diyarı der ve değerlerimizi yıkmaya başlar.

Benim yaşım 50 - 60 değil. Yani yaşını başını almış insanlardan değilim ve çoğu yaşıtlarım gibi çoğu yerde de söz sahibi değilim. O ağırlığa erişemedim, ancak kimse bilmese de bazı şeyler için masaya yumruğumu vurmaktan asla çekinmem. Aslında ben henüz 23 yaşındayım ve ben bu yaşıma rağmen değerlerimizi, kültürümüzü, bizi biz yapan simgeyi savunacak, onu korumak ve değiştirilmesine engel olacak girişimlerde bulunuyorsam, benimle iftihar edeceğiniz yere, kendinizle utanmalısınız.

Bilmem farkında mısınız?

Bu şehrin değerleriyle bir bir oynuyorlar, değiştirmeye çalışıyorlar. Kırk yıllık Fındığın Başkenti Ordu'yu, Oksijen Diyarı Ordu yaptılar. Ordu'nun il sınırlarının başladığı noktalara Oksijen Diyarı logolu tabelalar asıldı. Fındığın tanıtımını yapabilecek tek şehri, en büyük değeriyle ayırmaya, koparmaya çalışıyorlar. İnsanlarımız, köylülerimiz artık Fındık'tan para kazanmıyor. Fındık bahçelerinin dönümlerine göre para alıyorlar. Çünkü baştaki insanlar için üretmek önemli değil, olabildiğince tüketmeli yurdumun insanı ki, dışarıya bağımlı olsun bu ülke. Üretmesin, çalışmasın. Oturduğu yerden cebi parayla dolsun. Halkın da işine geliyor tabi bu durum. İnsanımız işte bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek sömürülmeye açık kapı bırakıyor.

Ordu şehri de aynı o şekilde, artık insanlar tepkilerini Facebook duvarlarından "paylaş ki büyüklüğümüzü görsünler" diyerek, twitter'dan TT yaparak veriyor. Sokaklara çıkmak yok, Konuşmak yok. Öyle olursa insanımın karizması çizilir. Benim şehrimin, ülkemin insanına korku imparatorluğ dayatıldı. İnsanlar eskisi gibi olamıyor. Konuşmaları engelleniyor, susturuluyorlar. Aynı beni susturmak istedikleri gibi...

Fidangör Grubu'nun sayfasına Menekşe ile ilgili yönetim aleyhine yazılar yazdığımda telefonlarım susmuyor. Boyun eğiyor benim çevrem, büyük babalarına karşı. Ordu'nun en sağlam ve en büyük sivil toplum örgütü olan Fidangör'ü susturamayacaklar.

Logomuzda Menekşe olmayacak, Resmi siteden bu açıklanacak. Yoksa SUSMAYACAĞIZ ! SUSTURAMAYACAKSINIZ !

17 Nisan 2012 Salı

On'ların Türküsüydü



Yüz binler olarak İstanbul'da Grup Yorum konserinde buluştuk. Coşkuluydu, keyifliydi, heyecanlıydı, dayanışma ruhu ön plandaydı... Buluştuk dediğime bakmayın, ben gitmedim ama bu işte ben diye bir şey yok. Tanıdığım bir çok insan oradaydı. 

Devrimci ve sınıf bilinciyle orada bulunan herkese kocaman teşekkürler...

27 Mart 2012 Salı

Kiracı Geldim, Kiracı Giderim | Anadolu Kulübüyüm

Bilsay'ın yazdığı muhteşem yazı...

Mabedimde kiracıyım. Tesisimde kiracıyım. Otobüsümde kiracıyım. Futbolcumun evi de kiralık, kendisi de. Futbolcuyu kiralarım, çünkü alacak param olmaz. Kiraladığım her futbolcuyla, yetersizliğimi, onlardan güçsüz olduğumu yüzüme vururlar, kiralayanlar… Ben sürgün yeriyimdir. Benim olmayan ve olmayacak olanı yetiştirmekle, zor şartlara alıştırmakla görevliyimdir. Zor şartın kendisiyimdir. Yatılı okulumdur ben, her gece eve dönüş hayalleri kurulan…


Anadolu Kulübüyüm.. Futbolun egemenleri ve onların yaltakçıları tarafından zerre kadar değer verilmeyen, bu ligin garnitürü Anadolu Kulübüyüm.. O derece değersizim ki, tek başıma bir duruşum olamaz benim. Sözümün değeri yoktur. Susmuşsam, ayarı yemişim demektir. Sesimi yükseltirsem, yaftalar gelir hemen peşinden. Kime dokunduysam, artık onun ezeli rakibinin yalakasıyımdır, maşasıyımdır, arka bahçesiyimdir. Bana dokunurlar ve kimsenin umurunda olmaz. Bir Anadolu Kulübünün çıkarı olmaz, o hep başkalarının çıkarına hizmet eder ve etmek zorundadır.. Öyle ya, dünya o 3-4 kulübün çevresinde dönmektedir ve aslolan onların çıkarlarıdır. Beş para etmez rekabetler, beşten fazla para eder. Senin mücadeleni, senin gibiler bilir, onlar bilmez, görmez. Yollarında engelsen, sen de artık telefon konuşmalarının mezesi, götü kalkmış Anadolusun, ne kadar övünsen az..


Osman kadro dışı kalsa kimsenin umurunda olmaz, Culio kadro dışı kalınca reytingin, paranın kokusunu alan akbabalar, başına üşüşür. Çünkü Culio, nicelik büyüğü, ego manyağı o takımlardan birinin istediğidir. Bu takımlar sadece ister, istekleri sınırsızdır. Ne zaman neyi isteyecekleri belli olmaz. Onlar için senin hayati bir maça çıkacak olmanın önemi yoktur, sen düşersin, yeni bir kukla gelir, onunla oynarlar. Umutlar bağladığın bir futbolcun vardır, eve dönüş hayalleri kuran.. Antep’e gidersin, maçın hayatidir. Bir şehrin umutları, başka bir şehre taşınır. 10 numaranın gözü maç için otelden ayrılırken, TV’ye takılır. Hayallerini kurduğu evi, onu çağırmaktadır. Şuursuzca onu istemektedir. Şimdi bunun zamanımıdır? Buna onlar karar verir.. Artık batar kaldığı otel, bindiği otobüs, yaşadığı “kiralık” ev , giydiği renkler.. Ekmek yediği formasına yabancıdır.. Ve bu durum, o nicelik büyükleri için son derece doğaldır. Çünkü sen kuzusundur. 4.sıradan yukarı çıkamayacak olan, çıkmaması gereken kuzusundur. Dolayısıyla bu memlekette, senin oynadığın maç, ancak karşında “onlar” varsa önemlidir. Ve bu denklemde, sen yine de önemsizsindir.. Ve yine topunu oynasan, mücadeleni versen, onun o çok ezeli, pek bir mühim rakibinin tetikçisisindir,arka bahçesisindir.. Kötü gününde olsan, bu kez seni oynadığın rakibin maşası yaparlar, ona yatmakla suçlarlar.


Bırak bu işleri Anadolu! Sen şehrin için oynayamazsın ki, sen temsil ettiğin renklerinin onurunu gözetemezsin ki.. Benim memleketimde, neyin onurlu, neyin onursuz olduğuna egemenler karar verir. Gün gelir, şike bir oyun kuralı olur.. Açık arttırmayla maçlar alınır, satılır.. Senin buna söyleyecek sözün yoktur.. Söylersen onursuzun,şerefsizin ta kendisisindir..


Ah benim Anadolu Kulübüm.. Kamuoyunu aydınlatmak senin neyine.. Kamuoyu dediğin,o çok büyük, çok şanlı kulüplerin ta kendisidir.. Senin başkanına tezgah kurarlar.. Sen sadece bağlaçsın, ayıl artık! Onlar reytingin kucağına, paranın kucağına, yani onun sahiplerinin kucağına düşmüş, kendilerine spor medyası diyen acizlerdir, kuklalardır.. Öyle ki, seni bin bir taklayla konuştururlar, daha sonra neden konuştuğunu, altında ne yattığını sorgularlar.. Onlar konuş dediğinde konuşmalısın, sus dediğinde susmalısın.. Neler mi anlatmalısın.. Sen bilemezsin Anadolu, onlar bilir.. Kendini misafir sandığın bir programda seninle alay ederler, buna cüret ederler.. Sana kabadayılık yapılır, dövüş filmlerinde gelip arada bir dayak yiyen figüransın.. Aynı şekilde karşılık vermelisin ki, reyting orgazmını yaşasınlar.. Vermezsen adam değilsin Anadolu.. Adam değilsin..


Anadolu Kulübüm.. Mor-Beyaz sevdam.. Gözümden sakındığım.. Senin kurduğun güzel hayallerin yanında, onlar kabak gibi kirli.. Bırak o çok süper finallerinde takılsınlar..


Ve sevgili Türk Futbolu.. O çok temiz, görkemli, filminizde, figüranlar çekildi, filminizin alayı başrol.. Yazın, bozun, oynayın..

 Var olmayan seyirciler, var olmayan bir aktörü alkışlıyorlar.. 
 Bense arkadan geçiyorum.. 
 Umursamadan kimseyi..

23 Mart 2012 Cuma

Büyük Taraftarımız mı Var?

Bugüne kadar yayınlanan her haberde, duyurularda, röportajlarda, kuytu köşelerde verilen demeçlerde Orduspor Kulübü'nden çıkan bir açıklama var "Büyük Orduspor Taraftarı" ve bu taraftarla övünen bir yönetimimiz var. Ne güzel(!)

İnsanın hoşuna gidiyor bu tür açıklamalar, şahsen ben kendi fikrimi söylemem gerekirse yönetimden yapılan her açıklamada "büyük Orduspor taraftarı" geçen her cümlede güzel duygulara kaptırıyorum. Bunun nedeni kendimi büyük görmemden kaynaklanmıyor, demekki birşeyler başarabilmişiz, adımızı duyurmuşuz ki kulüp de bizim arkamızda duruyor.

Bazen de çok büyük çelişkiler içerisinde düşünmeye başlıyorum. Biz büyüğüz ama;


  • Maç öncesinde veya maç sonrasında (skor ne olursa olsun) futbolcuları tribüne çağırıyoruz, maçın bitiş düdüğüyle birlikte hemen soyunma odasına koşanlar, sözde "Büyük Orduspor Taraftarı"nı iplemeyip izin gününde ne yapacağını düşünenler. Bunlar yalan değil, hemen hemen her maçta yaşıyoruz bunları.
  • Maçın başlamasına dakikalar vardır futbolcuları çağırırsın, hani sen bu takımı karşılıksız seversin ve güçlü olmasını istersin de futbolculara da içindeki enerjiyi vermek istersin ya, işte düşünce sadece odur. Ama ne olur? İki elini havaya kaldırıp birini kalbinin üzerine koyar. Sen o futbolcu için bi taraflarını yırtarsın o şöyle bi doğrulur ve 3 saniyelik hareketiyle herşeyi bitirir. Bazen inat edersin, o futbolcu ayağına kadar gelsin istersin ve susmazsın. Beste üstüne beste söylersin. Bu sefer de 4 adım atar sana doğru alkışlayarak geri döner.
  • Sonra 8 Mart'a gelir tarih, senin o içinde büyük fedakârlıklarla büyüttüğün sevdanın 45. yılıdır. Stadda kutlama olur. Büyük Orduspor Taraftarı yine oradadır. Hani "her zaman her yere gider, ne yağmur ne çamur dinler" diye bağırdıklarında bu sözün daima arkasında duran topluluk var ya işte onlardan bahsediyorum. 45. Yıl Pastası gelir. Koskoca kulübün pastasında bile reklam vardır. Pastayı yapan firma tarafından "Orduspor'umuza başarılar dileriz." gibi bir yazı yazar üzerinde. Oysaki "Taraftarımızla birlikte nice 45'li senelere" yazmak kimsenin aklına gelmemiştir. Asıl mesele ise bu pastanın kapalı tribününün önünde kesilmiş olmasıdır. Maraton'da "doğum günün kutlu olsun mutlu ol senelerce, pazar günü koy kartala, coşalım gecelerce" diye ritim tutan taraftarlar sadece uzaktan izlemekle yetinmiştir.
İşte Büyük Orduspor Taraftarı, bazılarının gözünde budur. Biz büyüğüz ama derken buradaki "ama" yukarıdakileri ifade etmektedir.

Orduspor'un Taraftarı Büyük DEĞİLDİR ! Bir büyük aranacaksa, o büyük; medyayla barışık bir yönetim kuruludur. Orduspor - Medya işbirliğidir. Sen o pastayı maraton tribününün önünde kesmezsen o taraftarın hiçbir büyüklüğü kalmaz. 

Sizin o büyük diye seslendiğiniz taraftar, sizin her zaman yanınızdaysa bunun tek nedeni karşılıksız olarak sevdikleri o kutsal Mor Beyaz renklerdir. Bu fotoğrafta 45. yıl kutlamalarından geriye kalan ve kutlamada adeta arka plan gösterileri yapan sözde Büyük Orduspor Taraftarı'na aittir.


28 Şubat 2012 Salı

Öğrenci Evinden | Ordu-KSK-ADS

Antalya'da okuyan sosyalist bir kardeşimizin odasından bu görüntüyü paylaşıyoruz sizlerle.


25 Şubat 2012 Cumartesi

Ordusporumuz - Kayserispor


Maçı izleyemediğimiz için maç hakkında fazla bilgi veremeyeceğim. Yalnız şunu söylemeliyim ki Yalçın'ın hakkını asla ödeyemeyiz. Bir de şöyle bir gerçek var. Takım iyi diyorlar. Takım iyi falan değil. Forvetler gol atamıyor. Cuper bunun farkındadır umarım.

soL serbest, Orduspor takımıyla değil de genel de tribünlerle ilgilendiği için yazılarımızın içeriğinde de bol bol tribünlerimizle ilgili konularla karşılaşacaksınız.

MedicalPark Antalyaspor maçında Gençliğe Hitabe'yi okumuştuk. Bu maçta da öncesinde Lig TV'ye inceden mesajlar verdik. Sonrasında sırasıyla "Türkiye Laiktir Laik Kalacak" ve "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" tezahüratlarıyla inlettik stadı. Son olarak ise 10. Yıl Marşı ile noktayı koyduk.

Çevremizden olumlu tepkiler görsek de Orduspor'un küme düşürüleceği de dedikodular arasında yer alıyor. Durup dururken kimse bizi alt lige düşüremez. Ve şu da bir gerçek ki, biz ülkemizde Atatürk dediğimizden dolayı suç işlemiş oluyorsak bu ülkede zaten elimizi kolumuzu sallayarak dolaşmak bizlere haramdır. Atatürk'ün ve O'nun Askerleri'nin bizlere bıraktığı topraklara sahip çıkmak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Bugün tribünde olur, yarın sokakta, diğer gün Ankara'da.

Ama elbette bir gün olacakki, işte o gün Sosyalist Cumhuriyet'le kurulacak bu ülke. O gün zengin sınıf için bir felaket olacak. O gün işçinin, emekçinin hakkı verilecek. O gün halktan yana olanların zaferi olacak.

23 Şubat 2012 Perşembe

21 Şubat 2012 Salı

1 Mayıs'ta Taksimdeyiz


İlk defa 1 Mayıs'ta Orduspor logosu bulunan bir pankart görecek Taksim Meydanı. 4 arkadaşımla birlikte Taksim'e gitmeye karar verdik. Öğrenci harçlıklarımızla da olsa, kavgamız için herşeyi yapmaya hazırız. Sloganımız da belli; Kimsenin kimseden üstün olmadığı bir ülke, Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye

13 Şubat 2012 Pazartesi

Tribünlerimizden Gençliğe Hitabe

İnsanlar kendilerini övmekten çoğu zaman çekinir. Ancak bu seferki durum başka, soL serbest'in de yazarları içerisinde yer alan Ekin'in, bir arkadaşının fikri üzerine yürüttükleri gizli çalışmayla Türkiye'nin gündemine oturmayı başardıkları gerçektir.
 
Gizli çalışma dememdeki sebep aslında belli. Bundan önce Twitter'da Beşiktaş ve Fenerbahçe'li taraftarların "başlama düdüğüyle hitabe okunsun" hastag'i gibi ortalığı yaylım ateşine vermeden, stadın etrafına duyurular asmadan, Fidangör'ün sitesinde bildiri yapılmadan gerçekleşen bir harekettir. Sadece 7 Şubat günü "Antalya Maçında 19 Eylül İnleyecek. Tüm Türkiye Bizi Dinleyecek !" mesajını vererek organizasyon hakkında hiçbir bilgilendirme yapmadan oluştuğu için yani bir kitleyi anında organize ettikleri için takdir edilmelidir.

Bazıları her ne kadar bizleri görmezden gelse de, yapılan bu eylemin başında yine soL serbest ekibinin olduğunu gururla söyleyebiliriz. Bu fikri ilk söyleyen arkadaşımızı tanımıyor olsam da fikirleriyle bizimle olduğunu göstermiştir. Bu ülkenin işbirlikçilere, sınır ötesindeki çapulculara, içimizdeki hainlere kalmayacağının göstergesidir.

Medyadan, gazetelerden ve internet sitelerinden bizler için söylenen sözler insanı duygulandırmaktadır. Gurur vericidir;
"orduspor taraftarının 10 numara hareketidir. bazılarına en ağırından kapaktır. zamanlama ve organizasyon olarak da son yılların en müthiş ayarıdır." ekşisözlük

"Yaptiginiz, Ataturk dusmani, Cumhuriyet dusmani, Turkiye dusmani Osmanli ozlemcisi dinci, gericilerin suratina indirilmis muthis bir tokattir. Umarim bu tokatin sesi Pensilvanya'larda, Washhington'larda yankilanmistir." Tolga Can (Cumhuriyet)

"Karadeniz hala o cilgin, o carpintili deniz, anlasilan. Sizlere selam olsun Karadeniz usaklari. Turkiye'nin temiz insanlari. Turkiye'nin onurusunuz siz. Kurtulus savasimizda Karadeniz usaginin oynadigi belirleyici rolun bir rastlanti olmadigi goruluyor. Takalarla cephane tasiyan yigitlerimiz. Cephane dusmanin eline gecmesin diye takalarini batiran yigitlerimiz. Sizin gibi temiz insanlar var oldugu muddetce icimizdeki hainler ve bu hainleri kullanan dis gucler amaclarina asla ulasamayacaklardir. Zaman birlesme zamanidir. Zaman mucadele etme zamanidir. Zaman Turkiye'nin kurtulusu icin horon cekme zamanidir." Cumhuriyet

"Helal olsun hepsine ! Ateşten günlerde cesaret ister bunu yapmak." Filiz Ulusoy

 

8 Şubat 2012 Çarşamba

Geciken Bir Yazı | Fenerbahçe Maçı

İçeride oynadığımız Fenerbahçe maçından bahsetmek istiyorum biraz, şu sıralar buralara pek uğramadığım bi gerçek ama elimden geldiğinde uğramaya çalışıyorum. Yine konumuz Giresun.
Bu insanlara bir türlü ısınamıyorum, Karadeniz'imizin yüz karaları demekten de hiçbir zaman çekinmeyeceğim. Facebook ve Twitter'da giresunluların övündükleri fotoğrafı yüklemek istiyorum. Ordusporumuz - Fenerbahçe maçı, fenerbahçe tribünlerinden bir görüntü. Bir de paylaşırken "Ordululara Kapak" diye yazmışlar. Ne demeliyim bilmiyorum. İşte o fotoğraf, büyük hali için üzerine tıklayın. Üstteki pankartta yazanla gurur duyuyorlar. Zaten maç sonrasında fblileri taşıyan otobüslere baktığımda, 4 tane 28 plaka, 2 tane de 53, 2 tane 61, 78 ve 29 plakalı araçlar vardı. Tribünde de Giresun GFB ve Rize GFB yazılı pankartlar vardı. Giresun ve Rize diye bağırdılar utanmadan. Memleketsiz Köpekler ! Bir de otobüslerin biri Bulancak Belediyespor'un takım otobüsüydü. Belediyenin otobüslerini nerelerde kullanıyorlar ! bu da işin diğer bir yönü...

Eski Yıllar | Giresun Deplasmanı

Blogda video paylaşmak istemiyorum ama bu günleri çok özledim. Bir takımın taraftarı hiç bu kadar rezil olmamıştır. Resmen oyuncak gibi, gel dersek geliyorlar, git dersek gidiyorlar.

Önce güven abimize sövüyorlar, sonrasında özdene cevabımız gecikmiyor ve seslerini bastırıyoruz. Onlar bir şey söyledikçe göt olup kalıyorlar. Karadeniz'in yüz karaları. Kaçmak göbek adları.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Fenerin Köpeği Rıdvan Dilmen

Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur

Aldırma Gardaş

Elimizden gelse de Ankaragücü'nü ligde tutabilsek ama artık herşey için çok geç.Ankara'dan gelen arkadaşların hepsinin yüreğine sağlık. Tribün liderleri maçı bizim aramızda izledi. Bi ara Kuzey'le karşılıklı kar topu savaşı yaptılar, biz durumu önce yanlış anlasak da sırf hareketlilik olsun, soğuğu bir nebze unuturuz hesabı hareket etmişler. Zaten gerginlik olsaydı Kuzey'dekiler öyle sakin durmazdı. Eğlendiler, zaman geçirdiler. 

Ne yazmam gerekiyor ki? Açıkcası ilk defa bir galibiyete sevinemez haldeyim. Yeniden gel Ankaragücü !

http://ekindiyebiri.com/wp-content/uploads/Foto%C4%9Fraf0239.jpg

31 Ocak 2012 Salı

Ordusporumuz - Karabükspor | Tribün Görüntüleri

İçeride oynadığımız son maçımızın tribün görüntülerine rastladım, okuyucularımızın da görmesi gereken görüntüler olduğunu düşünüyorum. Bu görüntülerin iki katını Ankaragücü maçında tekrarlayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

24 Ocak 2012 Salı

"vurulduk ey halkım, unutma bizi"


"Cesur bir kere, korkak bin kere ölür" diyen. "Ben Atatürkçüyüm, ben Cumhuriyetçiyim, ben laik'im, ben anti emperyalistim, ben özgürlükçüyüm, ben Bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım. Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Öyleyse; vurun, parçalayın ! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır." diyen Korkusuz Gazeteci-Yazar Uğur MUMCU'nun şehit oluşunun üzerinden 19 yıl geçti.

biz unutmadık, unutmayacağız !

22 Ocak 2012 Pazar

Öncesi ve Sonrasıyla Samsun Deplasmanı

  Önceki yazımızda da üzerinde durmuştuk "Samsun'a Vefa Borcumuz Var" diye. Maçtan bir gün önce, Fidangör | Yenimahalle Tayfa'dan bir kaç arkadaş bir araya gelerek Yenimahalle'de bir okulun bahçesinde saat 22:00 sularında pankart hazırlamaya başladık. Pankartları normalde ben hazırlardım ancak, ben de arabanın bagajını temizlemekle zaman geçirdim. Gecenin soğuğunda donduk, bagajdan çıkanlarla, sokakta topladığımız kartonları ateşe verdik. Az da olsa ısınma fırsatı yakaladık, bir de boyanın kuruması için bekledik bi müddet.



  Pankartla işimiz bittiğinde, Batuhan'ların evinin çatısından aşağıya doğru sarkıttık. Şansımıza yağmur yağmadı o gece. Otobüsler sabah 09:00'da otogardan hareket edecekti, sabahın 08:00'inde ise Yiğithan'dan gelen mesajla uyandım. "Ekin maç Ordu'daymış gibi, sabahın köründe Fidangör dolmuş herkes otogara geçiyo" Ben otogara geldiğimde kendi kendime "bu kadar adamı bu otobüsler almaz" dedim. Dediğim gibi de çıktı, otobüsler yetmedi. Diğer gruptaki otobüslerde boşluklar varmış, onları çağırdık. Atabildiğimiz kadar adamı da onların otobüslerine attık. Yine de kalanlar oldu ama artık onlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Bileti olanlara öncelik verildi. Çünkü biz Ordu'dan çıkarken 14 tane bilet kaldığını öğrenmiştik Biletix'te.  Bize ayrılan biletler bitti sizin anlayacağınız.

  Ordu'dan çıkmadan önce bi otobüs Fidangör Pankartı'nı bekledi, sonrasında "Hakkınız Ödenmez" diye pankartın olduğunu öğrendiklerinde ise Fidangör Pankartı'na gerek olmadığını düşündük. Bizim, her zaman olduğu gibi bir ayrıcalığımız olmalıydı, öyle de oldu. Gittiğimiz deplasmanlara ilk defa Fidangör Pankartı'nı götürmedik. İyiki de götürmemişiz. Daha önceden de dediğimiz gibi sadece takımımızı desteklemeye gitmediğimizin kanıtı oldu bu durum.

  Ordu'dan çıktık diye düşünürken, limanı geçtiğimizde Sinan aradı. Otobüsleri durdurduk onun yüzünden. Geç kaldı her zamanki gibi, Sinan'ı bekledik 15 dakika.

  Bir de bizim yakın deplasmanlara karşı değişik bir yönümüz var. Yakın deplasmanların hemen hemen hepsine zamanında yetişemiyoruz. Bir de Türkiye Kupası'nda Samsun'a gittiğimizde alkollü olanlar içeri alınmayınca, bu sefer kimse alkol molası verelim diyemedi. Haliyle tuvalet molası da vermedik. Samsun'a geldiğimizde maçın başlamasına 25 dakika falan vardı. Yani zamanında gelebildik.

  Samsun sınırlarına girdiğimiz andan beri, bizi gören el sallamaya başladı, hoşgeldiniz, dostluk kazansın sesleri duyduk dört bir taraftan. Stadın oraya geldiğimizde bizi alkışlayan Samsunluları biz de alkışlayarak selamladık.

  Tribünümüz iyiydi ama işte alkol etkisi olmadığı için gırtlaktan bağırmaktan kaçındı çoğumuz. Yine de Samsun'a yaptığımız en iyi deplasmanlardan bir tanesiydi.

  Maç öncesi bizler Samsun Ordu El Ele, Hep Beraber Tribüne diye bağırdık, ardından Şirinler Grubu takımımızı tribünlerine çağırdılar. Belki de yıllardır olması gereken görüntüler o gün yaşandı. Ardından "Skor hiç farketmez, Hakkınız Ödenmez","Kanını verene, Canımızı veririz" gibi besteler söyledik hep bir ağızdan. Her yıl maratonla sürtüşmelerin olduğu maçlarda, bu yıl alkışlar eşlik etti bestelerimize. Trabzonspor'a salladık karşılıklı olarak.

  İstiklal Marşı'nda ve 55. dakikada "Hakkınız Ödenmez" pankartını açtık.


    Ünyespor konusuna hiç girmek bile istemiyorum aslında ama yaşananlara en güzel cevabı maratondaki Samsunspor taraftarı verdi. Maç sonunda sırf yaşanan herşeye gölge düşürmek için gelip bize el, kol hareketi yapan, Ünyespor atkısı gösteren kişiye, Samsunsporlu arkadaşlar gereken dersi en güzel şekilde verdiler. Zaten biz de ardından Samsun Ordu diye bağırarak teşekkürlerimizi ilettik. Konu burada Ünye değil, konu yaşanan bunca şeye gölge düşürmek isteyen şerefsizler. Şundan da eminim ki; bu yaşanan güzel görüntüleri çekemeyen Karadeniz'in bir çok taraftarı Ordusporumuzun veya Samsunspor'un kimliğine bürünerek internette gerginlik çıkarmaya çalışacaktır.  

   Umarım iki takım da ligde tutunmayı başarabilir. Bu güzel görüntüler oluşmadan önce bile dediğimiz gibi düşmanın olacaksa bile Samsunspor taraftarı gibi şerefli düşman olsun. Karadeniz'in adam gibi adam iki şehrine de binlerce selam olsun. Belki de ligin son maçında Ordu'da tekrar görüşeceğiz.