23 Aralık 2011 Cuma

Renkler Herkes İçindir


Bugün gördüm ve video izler izlemez de sizinle paylaşmak istedim. Çok zor değil. Jotun Boya'nın sponsorluğunda büyük bir yardım yapılıyor. Nereden rastladığımı bilmiyorum ama iyi ki rastlamışım o siteye. Çok bi bilgim de yok zaten. Siteye girin anlarsınız.

http://www.renklerherkesicindir.com

Delikanlı Giresunspor Taraftarı (!)

Dün 4-1 yenildik. Üstün oynayan taraf skordan da anlaşılacağı gibi Trabzonspor'du. Yani bu skoru hakettik. Asıl önemli nokta başlıkta yazıyor. Giresunspor taraftarının ne kadar delikanlı olduğunu, delikanlı olmanın onlara göre ne demek olduğunu ve bununla nasıl gurur duyduklarını anlatmak istiyorum.

Deplasman dönüşü neyseki bizim arabamıza taş falan gelmedi ancak ayrı ayrı geldiğimiz için arkadaki otobüslere taş isabet etmiş. Giresunluların bilinen taş at, üst geçitten kaç mekanı var. Stadlarının orada, yine aynı yerde bizim otobüslerimizi taşlamışlar. Hayır çok değil daha 2 - 3 sene öncesini nasıl unuturlar anlamıyorum.

Şunu da söyleyeyim, bir taraftar; arması uğruna deplasman yapan başka bir taraftarı şerefsizce taşlıyorsa adı üstünde bu şerefsizlik olur ama taşı atanlar giresunluysa, bu onlar için delikanlılık olur.

Otobüste olanların anlatmasıyla, önceki senelerde olduğu gibi yine arkadaşlarımız iniyor otobüslerden, Giresunlular üst geçitten kaçıyor. Yalnız dünkü olay biraz daha iyi düşünülmüş sanırım. Üst geçide çıktıklarında yeniden taş atıyo ibneler. Yani üst geçide de zula yapmışlar taşları. Neyseki 3 tane Giresunlu'yu yakalamışlar. Bu çocuklara kim diyor Orduluları taşlayın diye bilmiyorum. Kendi kendilerine mi yapıyolar yoksa başka bi amaçları mı var? İşin tuhaf yönü, taşlıyorsan kaçmayacaksın arkadaş. Sen bi mücadeleye girdiysen dayak da yesen geri vites yapmayacaksın.

Bu Giresunlular Anadolu'ya yapacakları her deplasman için Ordu'dan geçmek zorundalar. Bunu düşünemiyorlar mı? Ya da 2 - 3 sene önceki olayları çabuk mu unuttular? Taş atan giresunluları öldü diye kaldırıma bıraktığımız günleri ne çabuk unuturlar ! Bizim yaptığımızla övünmüyorum ama o sinirle insan herşeyi yapabiliyor, yaşadığım için biliyorum. Henüz lise çağındaki çocukları dolduruşa getiriyorlar. Yolun çift şerit olmasından faydalanarak, kendini bi bok sanan insanlar, çocuklara emir veren şerefsizler yolun karşısından olup biteni izliyorlar. Giresun sokaklarında şehirlerine, renklerine, analarına bacılarına edilen küfürleri orada duydukları halde nasıl hazmedebiliyorlar? Yani bu mu delikanlılık? Bir de taş atmakla gurur duyuyorlar birader.


Biri de Kumyalı görevini yaptı, yazmış. Demekki Kumyalı Tayfa'nın görevi taş atıp kaçmak. Yazıklar olsun. Düşman dediğin bile nerede nasıl davranacağını bilmeli, dik durmalı. Ayağa düşmemeli. Düşman dediğin Karadeniz'de, Ordu ve Samsun gibi olmalı. Rize'yi de gördük, Trabzon'u da. Sizin zaten ne mal olduğunuzu yıllardır biliyorduk. Artık bu yaptıklarınızla bizi haksız çıkarmamaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. 

Çok şey söylemek isterim de, biz sizin gibi deplasmana giden taraftarları taşlamak gibi delikanlı yönümüzü gösteremiyoruz. Dua edin bizim otobüsümüz olaylar yaşanırken Ordu'daydı. Ve olaylar bittikten sonra öğrendik tüm bu olanları. Bizim kardeşlerimiz olay esnasında telefona sarılmıyor sizin gibi. Herkes kendi işini, kendisi görüyor. 

Delikanlı Giresunspor Taraftarı(!)'na teşekkürler.


21 Aralık 2011 Çarşamba

Deplasmana Gitmek Ne Zormuş

Ne kötü bir durum. Daha dün cebimde 150 - 200 lira vardı. Şimdi de son 10 liramın 5'ini iddaa'ya verdim. Diğer 5 lirayla eve geldim. Sanırım hayatımda 6. kez oynuyorum iddaa'yı, 5'te 2 oranla iddaa'da kazanma ihtimalim yüksek gözüküyor ama hiç iyi değilim bu konuda, işte bunu çok iyi biliyorum.

Arkadaşlarımın bazıları alay ediyor benimle. İddaa oynamamın tek nedeni yarınki Trabzon deplasmanına gidebilmek. Malûm, Türkiye'de taraftara hiç destek olmayan bir yönetimimiz var. Bizim işimiz dilencilik değil, destek. Bunu söylemenize gerek yok. Ancak Türkiye'deki spor kulüplerini düşününce en azından bir miktar yardım bekliyor insan ister istemez.

Özellikle Karadeniz'i düşünecek olursak, cebinden 5 kuruş para çıkmadan deplasman yapan taraftarların başında Rizespor taraftarı gelir. Sonra Trabzonspor taraftarı.

Giresunspor taraftarı da yönetimden az çok yardım alıyor. En azından kulüp altyapı otobüslerini veriyor adamlara. Samsun desen zaten en lüks otobüslerle deplasman yapıyor.

Biz de deplasman yapabilmek için evimizdeki eşyaları satıyoruz. Cep telefonlarımızı satanlar var. Benim gibi iddaa oynayanlar da vardır. Deplasman öncesi 3-4 gün amelelik yapıp çalışanlarımız da var.
Yani;
Biz sevilmesi en zor olan renkleri sevmişiz, engelimiz zor, derdimiz çok olur.

20 Aralık 2011 Salı

152 Taraftarımıza Men + Para Cezası


  Karadeniz'de yürüttükleri "Karadeniz Tribünlerini Yok Etme" projesi hızını kesmeden devam ediyor. Samsunspor Şirinler Grubu, Boluspor Yarenler Grubu olmak üzere bir çok taraftar gruplarına uygulanan cezalar artık Fidangör'ümüze uygulanmaktadır.

  116 taraftarımız, 27 taraftarımız ve 9 taraftarımız ayrı ayrı sebeplerden dolayı sporda şiddet yasası gereğince cezalandırılmıştır. Toplamda bu renklere gönül veren 152 kardeşimiz bir şekilde spor müsabakalarından men cezası alacaktır, almıştır. Bunlardan sadece 116 arkadaşımızın cezası henüz onaylanmamış ancak hakim karşısına çıkarıldıklarında bu kardeşlerimizin de cezaları şüphesiz onaylanacaktır. 27 arkadaşımızın spor müsabakalarından men cezası, 9 arkadaşımızın da hem spor müsabakalarından men hem de para cezası aldıkları kesinleşmiştir.

  Mecliste birbirlerine küfür etmekten ve kavga etmekten başka bir şey yapmayan insanlar tarafından meclisten geçirilen bu yasanın aynısını kendileri için de düzenlemelidirler. Seçim öncesi kulüplerimize yaptıkları yardımlarla oy toplayan bu insanlar, seçim bittikten sonra ortadan kaybolup gitmekten başka bir işe yaramadılar.

 Bu konuda, bir açıklama yapmak zorunda olan insanlar elini cebinden çıkarıp anlatmaya başlasa iyi olur. Yoksa bu 152 kişi hesap sormasını bilir.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Renginiz Belli Olsun !



 İnsan işte, ne konuştuğunun farkında bile olmuyor bazen. Sevgili Ersin ÖZMEN abim bu paragrafımı sana ayırıyorum. Ordu Olay Gazetesi'nde bugünkü yazını okuma fırsatım oldu. Bazı noktalara çok iyi deyinmişsin. Ama şu kurduğun "4 büyük"le başlayan cümlelerin var ya, senin için düşündüğüm bütün iyi düşünceleri sildi attı. Yani bunu anlamak çok mu zor? Bizim için Orduspor'dan başka büyük takım yok. Olamaz da. Bu amatörde de olsa değişmeyecek bir gerçektir.
 Sen de şimdi diğerleri gibi, o takımlar dünya çapında duyulmuş takımlar, bir yerlere gelmiş takımlar diyeceksen hiç yazı yazıp da ağrıtma bileğini. O masalı bize anlatmayın artık. 4 büyük takım diye bir dünya yok ! Türkiye'de sana büyük takım sayarım yüzlerce. Memleketinin takımını tutan herkes, yaşadığı şehrin, semtin takımını tutan herkes o şerefli büyük takımı tutuyor zaten. Benim için en büyük takım Orduspor ise, Adana Demirspor'lu olan için de en büyük takım ADS'dir. Sakarya, Samsun... Aklınıza nere geliyorsa. Tek büyük vardır o da Anadolu'dur. Bizans dediğiniz, Türkiye'nin her yerinde şakşakcısı olan milyonlarca taraftarı olan takımların olduğu bölgedir. Siz çıkıp da onlara büyük derseniz, benim gözümde sizin de onlardan farkınız kalmaz.

 Şimdi gelelim stada girme konusuna...

 Sevgili büyüklerim, abilerim, ablalarım, kardeşlerim. Biz bu takımı 2. ligdeyken de seviyorduk, 1. ligdeyken de. Süper Lig'e çıktık diye sevgimiz artmadı. Çünkü biz severken iyi gün, kötü gün diye ayrım yapmadık. Bizim bazı yöneticilerimiz, Orduspor Kulübü'nde görev alan bazı insanlar bile hâlâ, ben aslında Galatasaray'lıyım, Fenerbahçe'liyim ya da Beşiktaş'lıyım diyorsa (ki diyor). Bu onların şerefli olmak kelimesinden ne anlam çıkardığı ya da çıkaramadığı gerçeğini gösterir.

 Ben Fidangör Grubu'nda olmama rağmen işim dolayısıyla maçlara sıklıkla gelemiyorum. Yalnız kombinemi aldım. Burada Fidangör değil anlatmak istediğim. Diğer gruptaki arkadaşlarım, kardeşlerim de eminim benim gibi düşünüyordur.

İşi fazla uzatmadan söyleyeceklerimi söyleyeyim. Ben istiyorum ki, 19 Eylül Stadı'nda istanbul takımı tutan şerefsizler olmasın. Stadımız onlarla dolacaksa hiç dolmasın. 1.000 kişi sadece Orduspor'luyum diyorsa o stadda fazladan 1 kişi bile görmek istemiyorum. Tribünlerin heryerini rengarenk görmek yerine, sadece bir bölümünü Mor Beyaz renklerle görmek en büyük isteğim.

 Umarım beni anlamışsınızdır. Umarım beni gerçekten anlarsınız.
 Renginiz belli olsun.

13 Aralık 2011 Salı

Basketbol Şubesine İnceden Gönderme

Bildiğiniz gibi "Potanın Menekşeleri" lakaplarıyla Ordu'nun en sempatik branşı olma yolunda ilerleyen bayan basketbol takımımız şu anda iyi yerde ve bu gidişatlarıyla da daha güzel yerlere gelecek güce sahip. Yalnız bu başarıdan ziyade, bazı konulara parmak basmamız iyi olacak.

Ankara'dan 1-2 yıl önce Orduluların buluşması vardı, adını tam olarak hatırlamıyorum ama yüz çeşit farklı atkılarımızdan olmasına rağmen TV 52 muhabiri televizyona Orduspor - Galatasaray atkısıyla çıkmıştı. Hayır! İnsanlardan sakladığınız birşey mi var? Gizli gizli Galatasaraylılığınızı mı göstermek istiyorsunuz insanlara?

Başımızdan geçen bir olayı paylaşayım, siz gerisini getirin.

3 arkadaş Ziraat bankasının karşısındaki tekelden bira alıp sahile geçecektik. Biraları alırken Akın ÇİÇEK, TV 52 'nin müdür aynı zamanda Orduspor Bayan Basketbol Takımımızın Başkanı, yani Basketbol Şube Başkanı'mız. Sahiplenmek istemiyorum ama maalesef ki öyle. Kişiliğine bir şey diyemez. İçeride biz atkılarla falan biraların paralarını hesaplarken. Hani gruptansınız gençler? diye soru sordu. Fidangör dedik. Basketbol maçlarına neden gelmiyosunuz dedi. Ki her maçına gidiyoruz. Bunu da kendisine söyledik. Durdu bize, normalde hangi takımlısınız? diye soruyo. Abi biz de tek takım olur. Bırakın şimdi, doğruyu söyleyin. Akın abi biz sadece Ordusporluyuz. diyoruz. İnanmıyor adam. Yani öyle bi durumdayız ki, illa Fenerliyiz, Galatasaraylıyız ya da Beşiktaşlıyız dememiz gerekiyor. Kendisinin de Galatasaraylı olduğunu öğrendik o sırada. Biz böyle insanların Orduspor'un hiçbir şubesinde görev almasını dahi istemiyoruz.

O an orada olmamızdan nefret ettik ! Çünkü o insan Orduspor Kulübü'nde yer alan bir insan. Ve kulübümüz içinde Galatasaraylı olduğunu söyleyebilecek kadar düşüncesiz. Diyecek fazla sözümüz yok. Yazıklar olsun ! Sadece Orduspor'u tutacak kadar yüreğiniz yoksa, insan yüzüne çıkmayın...

12 Aralık 2011 Pazartesi

Orduspor Kendisiyle Çelişiyor

Şu gerçeği önce iyi anlamak gerekiyor. Biz yıllardır takımın peşine değil renklerine peşine gidiyoruz. Bunu da her ortamda dile getiriyoruz. Sıkıntılı günler geçirdiğimizi herkes biliyor. Fatih Tekke ve Metin Diyadin ikilisi de Ordu'da istenmediğinin gayette farkında.


Ve inanın yoldaşlar. Metin Hoca'yı istemeyenlerin başında Nedim Türkmen geliyor, yani kulüp başkanımız. O hocanın varlığından artık o kadar rahatsız ki, aslında bunu çok önceden dile getirdi de o konuya girmek bile istemiyorum. Yeni hocamız büyük ihtimalle Hikmet Karaman olacak. Listede bir isim daha var ama öncelik Hikmet Hoca'dan yana.

Bir de bilmenizi istediğim diğer bir konu var. Bunu çoğumuz biliyor ama abilerimizin, büyüklerimizin de bilmesini istiyorum. Biz beleşçi değiliz. Tribünlere beleş girmiyoruz. Son haftalarda protesto amaçlı sessiz kaldık diye, bazı insanlar tarafından ortaya "para vermemişlerdir o yüzden bağırmıyorlardır" gibi şerefsizce düşünceler ortaya atılmakta, biliyoruz. Bazılarımız 300 TL'ye, öğrenci olanlarımız da 150 TL'ye kombinesini aldı. Biz her maça kombinemizle giriyoruz. Kombinesi olmayanlar da her maça 15, 20, 50 lira gibi değişen bilet fiyatlarıyla takımını desteklemeye çalışıyor.

Ben kendi adıma yazıyorum bu yazıyı ve biliyorumki bu sevdaya gönül veren herkes benimle aynı şeyi düşünüyor.

Şimdi iyi düşünün. Her ortamda, galibiyette, malubiyette, iyi günde, kötü günde takımının yanında olan, hertürlü cefayı çeken taraftar daha ne yapmalı? Asıp kesmek mi çare? Yoksa tribünde takıma destek olmak mı? Ya da şöyle soralım. Hangi takıma destek olmalıyız? Ortada bir takım mı var? Kendi kurduğu takımla galibiyet alırken iyi bir kadro kurduk diyen adam, 3 malubiyet görünce, kadro derinliğimizde sıkıntı var diyorsa, kadromuz eksik diyorsa bazı şeylerin değişmesi gerekir. Umarım üzeri kapalı da olsa gerekli mesajı verebilmişimdir. 

9 Aralık 2011 Cuma

Gemi Batarken Önce Fareler Kaçar

  Maç öncesi yine turnikeler, taraftarı stada sokmamak için daşşağı sağlam insanlar tarafından çalıştırılmadı. 40 dakika turnikede polislerle tartışmak zorunda kaldık. Kombinelerimiz okumadı, taraftarlar dışarıda ve her zamanki gibi yine maç başladı. Bu sefer stada maçın 13. dakikasında girebildim. Yine her zamanki gibi boş bir maraton ve güney kale arkası ve yine kuzeyin vazgeçmeyen insanları takıldı gözüme.

  Öncelikle şunu söylemeliyim tribün kültürü olmayan hiçbir kızın tribüne gelmemesi gerekiyor. Gelse bile tartışmaya girmemesi lazım en azından Fidangör'le.

  90 dakika boyunca maratonun ortasında oturan Zeki ve Murat siyam ikizlerinden büyük olan Zeki, maçın 3 dakikalık bir bölümünde ayağa kalkarak maratonu coşturmaya çalışsa da Kuzey'deki insanların hiçbirisi karşılık vermedi. Fidangör Grubu'nun Kuzey'le özdeşleşmiş olmasından kaynaklanıyor bu. Eskiden olsaydı biz sussak bile 45 yaşındaki abiler karşılık verirdi. Bizim haklı tepkimizi üstlenip, bizimle birlikte "bir" oldular.

  İlk golü yedik, herkes susuyor. Bizler Ordu diye bağırırken, golü attığımızda ayağa kalkan Orduspor Kulübü tarafından sigortası ödenen paralı amigoların yaşlı kurtu yine başarısızlıkla sonuçlanan olaydan sonra yerine oturarak kim bilir içinden ben bu gençlere kendimi nasıl sevdiririm diye düşüne durdu ! Bi kaç defa daha denedi, Kuzey'e baktı, el hareketlerini görünce oturdu götünün üstüne.

  2. golü yedikten sonra bir anda hayalet gibi ortadan kayboldu bu insanlar. Hani varya deplasmana gideceğiz diye iş adamlarının götünü öpüp, daşşaklarını avuçlayan insanlar. İşte onlar kayboldu. Ne garip değil mi? Durun durun, hiç garip değil. Unuttunuz mu o besteyi?

GEMİ BATARKEN ÖNCE FARELER KAÇAR

7 Aralık 2011 Çarşamba

Süper Ligin Deplasman Yapmayan Tek Taraftarı

Merhaba arkadaşlar, uzun zamandır yazamıyordum. Artık susmak istemiyorum. Çeyrek asırdır Süper Lig hasretiyle yanıp tutuşan şehrimizin takımına aşığız. 3.Ligden tutun da 2.Lig'e kadar, her ligde bu takımın peşine öyle ya da böyle giden bir taraftardık. Peki süper lige çıktıkta ne oldu?

Orduspor Taraftarı kaç yere deplasman yaptı? Kaç organizasyon gerçekleştirdi? Var mı bilen? Yok mu? Zaten olamaz, hiçbir yere gidemedi. Ha gitmeyecek mi? Gider tabi Samsun'a, Trabzon'a, Sivas'a gider, oralara da yakın mesafe diye. Peki sorun ne? Deplasmana gidecek taraftar mı bulamıyoruz? Hayır ! 50 lira verip maça gitmeye razı olan taraftarımız var bilet parası hariç. Sadece yol parası. Peki ya neden gidilmiyor?

1. Ligdeyken yani BankAsya'dayken taraftarımız bizi yalnız bırakmasın diye göt yalayanlar, Süper Lig'de neredeler? Süper Lig'e çıkınca bizim göt yalamamızı mı istiyorlar? Biz Zeki'miyiz? Biz Murat'mıyız? Biz kimiz birader, biri söylesin. Ben de söyleyemem ama bazıları gibi orospu çocuğu olmadığımızı söyleyebilirim.

Karabük deplasmanına gideriz bi taksi kiralayıp, Zeki bey gider Adem Türkmen'den para alır Karabük'te. Peki ne parası? Bu gençleri Ordu'dan getirdim, karınları aç. Açız, gerçekten çok zor şartlarda gittik o deplasmana. Ama biz istiyoruz ki parayı bir kişiye değil taraftara verin. Para da vermeyin anasını avradını siktiğimin yerinde, otobüsümüzün yakıtını karşılayın. Biz kaptanın parasını toplayıp veririz.

Bu arada bilmeyenler için söylüyorum, Fatih Tekke olsun veya bir başka futbolcu olsun formayı terletmiyorlar sonuçta. Neden Murat veya Zeki tepkisini dile getirmiyo? Hani Orduspor herşeyden önce gelirdi? Kimse kusura bakmasın birader, Zeki'nin Orduspor Kulübü tarafından sigortalı olduğunu bilen bilir. Adam sırf sigortası ödeniyor diye, cebine öyle ya da böyle para giriyor diye önce kendini düşünüyor. Ulan saygımı bozmak istemiyorum, sonuçta benden yaşça büyük abilerim de okuyacak bu yazıyı ama kale arkalarında susmadan, durmadan götünü yırtan gençlerin cebine sizce para giriyor mu?

Neden bizim halkımız mal gibi olmayı tercih edip sesini çıkarmıyo? Neden tepkisiz bu kitle? Zaten kombinelere vermedik mi son paramızı? Stada bedava da girmiyoruz. Beleşçi değiliz bişey değiliz. Takımı yürekten seviyoruz ama keriz yerine koyulduğunu düşünmek insana çok koyuyor arkadaş.

Yarınki maçta aynı senaryo devam eder, ne kadar yazarsak yazalım. Ama Galatasaray maçında hem yönetime, hem şakşakçılara iyi bi pankart yapacağım.

19 Eylül'ü doldurmayan taraftarda suç yok, 19 Eylül'ü gelir kapısı olarak gören en büyük suçludur !