19 Şubat 2013 Salı

Sosyalizm ve Karadenizm


Bu konuda bir şeyler söylemesek olmaz herhalde. Sonuçta içinde bulunduğumuz şehrimize karşı sorumluluklarımız var. Şimdi bizim doğru bildiğimiz gerçekleri de biz sıralayalım. Bir de bu yönden değerlendirin okuyacağınız bu uzunca yazıyı.

Yazımızın içeriğinde TKP, CHP, AKP, BDP, HDK ve bunun gibi siyasi kimlikler, sivil toplum örgütleri görebileceksiniz. Önce bu işin başına dönelim ve BDP, ya da terörist olarak algılanmayan adıyla HDK diyelim. Özdil'in de dediği gibi artık böyle oluyor, bebek katili kimliğini silip imralı kimliğini oluşturanlar bunların asıl zeminini hazırlayan bölücülerin ta kendisidir. Ki zaten bu ülkeyi bölenler aslında her gün dizilerini, filmlerini, magazin haberlerini izlediğiniz televizyon programlarıdır. MHP Hakkari'ye gidebiliyorsa, BDP'de Karadeniz'e gidebilir diyen biri bu ülkeyi çoktan beyninde bölmüştür. Sosyalist bir beynin MHP'yi savunması çok saçma gelebilir ama MHP yapısal olarak hiçbir zaman bebek katili olmamış, savunmasız insanları kaçırmamış insanlardır. Yok mudur hataları? Belki hatırlayamayacak kadar çoktur. Ama bu konuda MHP ile BDP'yi bir tutabileceğimiz bir nokta varsa o da Milliyetçi yapılarıdır. Kimse çıkıpta BDP'yi sol bir parti olarak tanımlamasın, sol parti olarak yazmasın, çizmesin. Ve onların sözde barışçıl yaklaşımlarını iyi niyetli bir şekilde göstermesin. BDP'nin Karadeniz gezisi başından bu yana provokasyondur, her ne kadar yandaş medya bunu böyle göstermese de. AKP ve BDP'nin ortaklaşa çalışması aslında onların istediği gibi gitti. Amaç, Karadeniz'e gitmek orada olay çıkması ve bu olaylarda ezilen taraf olarak gözükmekti ki onlara göre bu öyle de oldu. Artık Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde oyunda artış olacaktır. AKP'nin yıllardır yapmış olduğu politikayı kendileri de yapmaya başladı. Acındırma politikasıyla insanların gönlünde bir yerler kazanmaya çalıştılar. Akıllarında soru işareti olanların beyinlerini belki de kendilerine çektilr kimbilir.  Herkes bilmiyor muydu bunların olacağını, bal gibi de biliyordu.

   Dün gece CNN Türk'te Tarafsız Bölge programının ( Ahmet Hakan'ın ) konukları; Mehmet Metiner, Emre Uslu, Celalettin Can ve Enver Sezgin bir şeyler söylediler, onları dinledim bir müddet. Bi ara tartıştım, küfür ettim sanki karşımdalarmış gibi. Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu şöyle bir şey söyledi: "BDP'liler kaçırılan ve Kandil'de tutulan genç kaymakamı ve polisi Kandil'den alıp Karadeniz'e getirseydi Karadenizliler BDP'yi bağrına basardı." Adamım diye ortalıkta dolaşan Uslu'ya birileri Karadeniz'i anlatmalı. Eski CHP'li, TKP'li, sonrasında İşçi Partili daha sonra sadece Bireysel Sosyalist Partisi (böyle bir parti yok tabiki) üyesi olarak tüm içtenliğimle söylüyorum. Onlar, bırakın kaçırılan 2-3 kişiyi getirmeyi 1.000 kişiyi getirseler dahi Karadeniz hiçbir zaman vatan hainlerinin yaşamasına izin vermeyecektir. Ki Sebahat Tuncel denen şerefsizin elinde sözde bir haritayla fotoğrafı hala dururken Karadeniz'e gelmek ne demektir? Karadeniz'li olmayan anlayamıyor demekki bizi, öfkemizi, içimizi.

   Belki bunları burada yazmak hoş olmayacak ama benim en yakın arkadaşım yıllardır sandıklarında duran silahı temizleyip eline alıyorsa bu durumun ciddiyeti anlamamak ya da anlamamazlıktan gelmek sadece bölücülere, kıblesi amerika olanlara yakışır. Tüm samimiyetimle söylemeyelim ki ben de her şeyi göze alarak bu uğurda can alırım.
   Kimileri de twitter'da, facebookta BDP, AKP ve birlik beraberlik savunucusu olmuş bir şekilde 'Kürtler Karadeniz'e giremez'  muhabbetiyle bu konuda bilgi sahibi olduklarını göstermeye çalışıp, bu Karadenizliler kürtlerin Karadeniz'e girmesini istemiyor imajı vermeye çalışıyor. Hal böyleyken bir önceki örneğimde beline silahını takan arkadaşım kürt düşmanı olsa her yıl bahçeleri için çalışmaya gelen fındık işçilerini sokmazdı şehrine. Ve Karadeniz'i bilmeyenler, çalışmaya gelen fındık işçilerine kalmaya ev, yemeye aş verdiğimizi bile bilmez. Konuşup dururlar, onları dinleyen gördüğü kadarıyla bilgi sahibi olanları arkalarına takıp dolanırlar it sürüsü gibi.

   Olayların son gününde birileri çıkıp tüm bu olanlardan CHP'yi suçlarsa da tüm bu olanların arkasında bir oyun daha ararım.

   Tüm bu olayların sonunda TKP'nin BDP savunuculuğu yapıp onlar için yürüyüş yapması da aklımdaki soru işaretlerini hemen eritti. Ordu TKP örgüt binasına gittiğim günler için kendime lanet okudum. Fidangör'de TKP broşürleri dağıtan ben, Fidangör'de TKP broşürü dağıtanlara gereken cevabı vermesini de bilirim. Bu yüzden siyaseti büyük bir oyun parkı, siyasileri de birer oyuncu olarak görüyorum.

Sevgiyle ve hep sol'da kalın...