30 Haziran 2012 Cumartesi

Haberciyim Diye Geçinenler


Şimdi size Ordu'daki bir haber sitesinin, habercilikten başka her şeye benzeyen sözde haberini gösteriyorum. Haberin başlığı fotoğrafta da gördüğünüz gibi CHP'li Ordu Belediyesi'nin hizmet götürmediği tek yer AK Parti binası... diye devam ediyor.

Be adam, sen ne biçim gazetecisin? Kime yaranmak için bu haberi yapıyorsun? Habercilik böyle bir şey ise biz de açalım Ordu'yla ilgili bi haber sitesi çıkarlarımız uğruna haber yazalım, çizelim. Bu mudur yani övünerek yaptığınız meslek?

Sen hiç Ordu'nun sokaklarında, mahallelerinde dolaşmadın mı? Yenimahelle'yi gördün mü? Gel seni ve AKP'li dostlarını Yenimahelle'nin caddelerinde dolaşmaya davet edelim. Belki Yenimahalle de AKP'lidir o yüzden buralara da hizmet gelmemiştir. Koskoca Ordu sokaklarında bütün yollar yapılmış da, bir tek sizin dostlarınızın caddesi öyle kalmış gibi haber yapıyorsunuz. Ayrıca İdris Naim Şahin'in de dikkatinden kaçmadı demişsin. Niye ona orada demedin o zaman, sadece burası böyle değil çoğu yerde çalışma var diye. Kendimi şu anda adeta Ordu Belediyesi'nin avukatı gibi hissettim ancak Ordu Belediyesi hakkında da (her ne kadar yanlış bilgiler de versem) yazılarımızı yazdıK. Neden AKP binasının bulunduğu caddenin önce onarılması gerekiyor? AKP'nin benden ne farkı var? İktidarda diye onlara mı hizmet edilmesi lazım? Ki kaldıki onlar CHP'li belediyeye ne zaman destek vermişler? Ordu Belediyesi AKP'nin olsaydı belediye binası için bu kadar geç kalınır mıydı? Ya da işleri yolunda gitmez miydi? Pardon, özür dileriz Sayın haberci büyüğümüz. Yanlış sözler söylememişizdir umarım.

Ve aslında sizin bu habercilik anlayışlarınızı kökten değiştirmeniz gerekiyor. Çünkü bu yaptığınız gibi bir çok hatalar yaptınız. Hazır konusu açılmışken onlardan da bahsedeyim.

Ben Fidangör Taraftar Grubu üyesiyim. Ve biz Galatasaray şampiyon olduğunda sokaklara çıktığımızda orada siz de vardınız. Ertesi gün sitenizde şöyle iki tane haber vardı. Orduspor Taraftarı Galatasaray'ın Şampiyonluğunu Kutlatmadı ve Galatasaraylıların Şampiyonluk Kutlama Görüntüleri...

Şimdi siz öyle bir oynuyorsunuz ki, iki tarafı da dengede tutmaya çalışıyorsunuz. Halbuki doğruları yazsanız açık açık en ufak bir söz söyletmemiş olursunuz kendinize. Ve bu haberlerden daha önemlisi de var.

O gece sokaklarda çektiğiniz videoları gün içerisinde paylaşıma sundunuz. Emniyet'in olaylarda bulunan kişileri aradığını bile bile böyle bir hata yaptınız. Ve açık konuşmak gerekirse ben bu durumun farkında bile değildim, ta ki ( her ne kadar sizi haberci olarak görmesem de ) meslektaşınız olan başka biri, sizin videolarınız bende var ancak polislere malzeme olur diye internete yüklemedim sözünü duyana kadar.

Ve ben sizi bir konuda daha uyardım, konuşmalarımızda kayıtlı bir şekilde duruyor. Siz, kişilerin isteği doğrultusunda haberlerin içeriğinde değişiklik yapıyorsunuz. Açık açık konuşalım, gizlimiz saklımız olmasın. O gece Galatasaraylılara saldırdığımız gece bir haber attınız sitenize, Fidangör Grubu galatasaraylıların kutlamasına engel oldu diye. Aradan belirli bir süre geçti, haberinizin içeriğinde değişiklik yaptınız. Fidangör Grubu ve ********* Grubu kutlamalara engel oldu yazdınız. Halbuki o gruptan bir kişi dahi yoktu olayların içerisinde. Fidangör Grubu maç öncesinden bile duyuru yaparken, herkesi örgütlenmeye çağırırken sesi soluğu çıkmayan insanların ismini haberin içeriğinde kullandınız, değişiklik yaptınız. Ve bunu size söylediğimde bana O grubun başındaki insan beni aradı, ricada bulundu gibi bir cümle kurdunuz. Bu nasıl bir haberciliktir? İnsanların ricalarına göre haberin içeriğinde değişiklik yapıyorsunuz ve haberciyim diye geçiniyorsunuz. Bakın Ordu'nun dolaşmadığınız caddesi, sokağı, köyü, bahçesi, deresi, ırmağı kalmamış olabilir sizin için. Ancak böyle habercilik olmaz. Vicdanınızla sizi başbaşa bırakmak isterdim ancak, sizde değişiklik olacağını sanmıyorum bu saatten sonra.

Sitenizin adını ve sizin adınızı paylaşmıyorum. Fotoğrafta herşey var ancak, en fazla bu kadar gizleyebilirdim isminizi. Her ortamda Fidangör Grubu'ndakileri seviyorum demesini biliyorsunuz. Biz de sizi çok sevdiğimizi söylemek isterdik ancak, herkes yaptıklarıyla rengini belli ediyor.

Elektrikler kesilince göreceğiz bakalım elinize kalem aldığınızda kim aydınlatacak sizin o bembeyaz kağıdınızı...

27 Haziran 2012 Çarşamba

Başkan Dediğin


soL serbest'in en az yazı yazan yazarı olarak 3. yazımı yazıyorum. Biraz utanç verici ama bazı sorumluluklarımdan dolayı fırsat dahi bulamıyorum. Bir de kulüp içerisinde çalışıyor olmam ve bunu da kulübün içerisinde kimsenin bilmiyor olması durumu daha da zorlaştırıyor.

Ancak bu yazımda sizlere bir Spor Kulübü'nün içinde olduğu durumu anlatacağım. Bu yazacaklarım kesinlikle Orduspor'u ilgilendirmiyor. Orduspor Kulübü ile hiçbir ilgisi yok.

Bir adam gelecek, kulübün koltuğuna başkanım diye oturacak. Öyle vaatlerde bulunacakki, dediğinin çoğunu yaptığı gibi bir bölümünü de yapmayacak. Ve kulübün giderlerini kulübün kasasından değil de kendi hesabından karşılayacak. 200.000 TL maliyeti olan bir çalışmayı faturaya 400.000 TL olarak gösterecek ve fazladan 200.000 TL piyasaya sürebilecek. Futbolcuların parasını dahi kulübün kasasından değil, kendi banka hesaplarından ödeyecek. Aslında geçmişinde SOLCU bir kimliği olan insan, kulüp başkanı olduğu günden itibaren iktidar yalakalığı yapacak ve onlara boyun eğecek. Tabi ki bulunduğu kulübün çıkarlarını düşünerek hareket edecek. Bazen yeri gelecek Türk Futbolu'nun demirbaşı sayılan insanlara bile kafa tutabilecek bu kişi. Ardından da korkuyormuş gibi gözükerek aslında sıradan bir başkan olduğunu halka yutturmaya çalışacak. Her televizyon programına katılarak isminden sıkça söz ettirecek. Spor yorumcularıyla atışacak, kulüp başkanlarıyla sürtüşecek. Bulunduğu kulübün değerleriyle oynayarak büyük ve tehlikeli girişimlere kalkışacak. HES'e karşı çıkan taraftarlarını bile karşısına alarak gizliden gizliye HES için çalışmalara başlayacak. Koltuğa oturduğu günlerde taraftar gruplarını hiçe sayması bir yana, işi düştüğü zaman büyük ordinaryusspor taraftarı diyerek taraftarı gaza getirecek. Çok çok büyük bir insanın yanında çalışarak onun parasını aklayacak. Ne kötü bir durum...

Düşünsenize böyle bir başkan Orduspor'un başına gelecek, Allah korusun diyorsunuz içinizden. Allah korudu bizi ki böyle bir başkanımız yok.

Hadi şükredelim Tanrı'ya.


24 Haziran 2012 Pazar

Ah be abi...


Sen yanımızdan gittiğinden beri, hep birşeyler eksik kaldı hayatımızda.

21 Haziran 2012 Perşembe

Ne Belediyeymiş Arkadaş

Hikaye hatta roman yazılır bu arazi için ama bu konuyu fazla uzatmayacağım. Ama yine inceden inceye bazı kurumlara ve kişilere sözümü söyleyeceğim.

Ordu Belediyesi hizmetteki binasını yıkarak, fuzulî bir şekilde binayı yenileme çalışmasına girdi. Aslında belediyekilerin yaptığı tek hata, mühendislerin sözüne inanmak oldu. Binayı ayakta tutan direkler sağlamlaştırılamadığı için yenileme yapılmadı. Bunun yerine tamamen yıkıldı ve yıkılan molozlar 60-70 bin TL arasında bir paraya satıldı.

Ordu Belediyesi, orada burada yarısı taşbaşında yarısı bir iş merkezinin en üst katında olmak üzere hizmetine devam etti. Ancak bi belediye bu şekilde nereye kadar idare edecek merak etmiyor da değiliz.

Belediye binasını, Karşıyaka Mahallesi'nde bulunan karayollarına ait araziye valilikle birlikte yapılacak diye duyuruldu. Bitiş tarihi 2017 söylentileri dolandı durdu. Bi aklı başında adam da çıkıp belediye binamız şurada olacaktır, kararlaştırıldı diye açıklama yapmadı.

Ordu'daki herkes binanın olduğu yere yapılacağını sanıyor ancak bu konuda büyük yanılgı içerisinde olduklarını dile getirmek isteriz. Hatta o arazinin otopark olarak kullanılması şu anda daha ağır basıyo resmî kurumların arasında. Çünkü oranın otopark olması, bazı büyük iş adamlarının işine geliyor. 5 saat önceki ekmeği bayat diye çöpe atan insanların ekmek teknesinin önü kapanır diye, bi yerleri sağlam olan insanların isteğine göz yummayı bile düşünüyorlar.

Halbuki oraya yapılabilecek en güzel şey bir meydandır. Aslında bu konuda içinde daha söylenecek çok şey var da, zamana bırakıyorum. Sırf kendi partilerinde olmadığı için devletin olanaklarını kullandırmadıkları iddiası bile dolanıyor sokaklarda, düşünün artık.

Peki şöyle düşünülse nasıl olur? Sonuçta bir dahaki seçimlerde %90 Seyit Torun Milletvekili Adayı olacak CHP'den. Ama öncesinde belediye seçimleri var. Yani belediye seçimlerine aday olduktan sonra milletvekili seçimlerine de aday olabilir hali hazırdaki görevinden istifa ederek. Yani belediyeyi AKP'ye kaptırmamak için böyle birşey yapabilirler. Tabi onların da bildiği bir gerçek var burada. Ordu'nun en eski yerleşim mekanlarına getirilen yardıma muhtaç insanların sayısını bilseniz dudaklarınız uçuklar. Karadeniz'de neden Samsun, Trabzon değil de Ordu ve Giresun'a getirildi bu insanlar hiç düşündünüz mü? Ya da bu insanların geldiğinden haberiniz var mı? Tabiki yok...

Seçimlerde kendilerine oy verecek insanları Ordu'ya getirttiler, o da yetmiyormuş gibi bunu hiçbir şekilde medyaya yansıttırmadılar. Çünkü yazılıp, çizilecekti. Zaten Ordu Belediyesi CHP'nin diye Seyit Torun'un projelerine engel olmaktan başka bir şey yapmadılar. Belediyeyi bir daha kaybetme niyetinde de değiller.

Konuyu çok uzattığımın farkındayım ancak sadece şunu düşünün. Ordu Belediyesi AKP'nin olsaydı, belediye binasıyla ilgili bu kadar karışıklık yaşanır mıydı? Yoksa bina anında oraya dikilir miydi(?)

Şimdi yıkıldı bu bina...




İzin verilseydi böyle olacaktı...




19 Haziran 2012 Salı

4 Haziran 2012 Pazartesi

Siktim Ama Bakire Değildi Hesabı

Aslında böyle bir başlık kullanmak istemezdik soL serbest'te ama artık insanların haksız konumdayken bile haklıymış gibi davranması, böyle konuşmasına tepkimizi nasıl dile getireceğimizi şaşırdık. Her zaman karşımızdakiler hata yapacak değil, bizler de bu başlığı attığımız için, karşımızdaki insanın seviyesine indiğimizi düşünüyoruz ve bu yüzden soL serbest okurlarından özür diliyoruz.

Bir insan şunu yaptım, bunu yaptım gibi cümleler kurarak "aslında sizi ben besledim köpekler" mesajını vermek istiyor. Orduspor Taraftarı'na yaptığı bir kaç iyilikle bu işten sıyrılacağını zanneden, televizyona çıkıp açıklama yaptığında bu taraftarın ondan özür dileyeceğini sanıyor demekki, yazık. Gerçekten bu insana çok yazık.

Twitter'den takip ettiğimiz kadarıyla, bu tür açıklamaları yapan birisi için bizler, yani Orduspor Taraftarları onun önünde diz çökecek değiliz. Bugüne kadar Orduspor Taraftarına yardım eden, deplasmanlara otobüs kaldıran bir çok insan oldu. Ama hiçbiri bazıları kadar bunu çıkarı için kullanma niyetine girmedi. Bugüne kadar Orduspor Taraftarına hiçbir yardım yapmayan, deplasmanlara gitmek isteyen yüzlerce taraftara sırtını dönen insanlar gelecekte siyasete atılmaya karar verdikleri an itibariyle Orduspor Taraftarı bizim herşeyimizdir ayaklarına yatmaktadır.

Kamera karşısında ahkâm kesen bu insan bozuntusu kimseler çok iyi bilmelidir ki, bu taraftar yapılan hiçbir şeyi unutmaz. Otobüs kaldırdım! Ben şunu yaptım! Ben bunu yaptım! diyerek yaptığı iyiliklerle kendini gündeme getirmeye çalışan zavallıların kuyruk acıları aslında çok farklı bir konuya dayanıyor.

Orduspor Kulübü'nde bulunan sözde Ordusporlu, Orduspor Yönetimi'ndeki insanlar twitter hesaplarına, facebook duvarlarına galatasaray yazmasını çok iyi biliyor. Ki bu insanlarla Ordu'da karşılaşma, muhabbet etme fırsatımız da oldu. Bu olayların hiçbiri yaşanmamıştı kısa bir muhabbet ettiğimizde. Daha önceki yazılarımızda da bahsettik ama yine söyleyelim. Onlar galatasaraylı olduklarını yazmaktan, biz de bunları ortaya çıkarmaktan bıkmadık. Orduspor Kulübü yöneticilerinden birisi, bi büfede hiç tanımadığı birisine "kimse benim kadar Orduspor'lu olmasın bu şehirde ama biz galatasaray sevdasıyla büyüdük, değişemeyiz" diyorsa. Orduspor Kulübü Yönetimi ve Başkan Nedim Türkmen bu konuya bir an önce el atmalıdır. Dünya kulübü olmak isteyen kulübün yöneticileri "galatasaraylı olmakla" övünürken, taraftarlar deplasmanlara 2 kişilik koltuğa 3 kişi sıkışarak gidiyor. Siz de çıkıp "Ben taraftara otobüs tahsis ettim, bunu görmezden gelemezsiniz" diyorsunuz.

Tipik bir, sermaye derdinde olan beyinle hiçbir farkınız yok sizlerin. Sizin için herşey çıkar ilişkisi içerisinde başlayıp, çıkar ilişkisi içerisinde bitiyor. Bazılarınız var telefonda konuşurken bile ceketini ilikliyor. Onlar o yüzden sokakta yürürken dik duramıyor. Eğilmeye çok alışmış insanlar var maalesef. Çoğunuz İrlandalı ama siz yurtdışındaki insanları çok sevdiğiniz için(!) onlara ses çıkartmıyorsunuz.

Ordu'da medyanın başında bulunan bazı insanlar, sanmasınlar ki bu gençler herşeyden habersiz. Sizin ne kirli bir düzeniniz olduğunu da biliyoruz. Galatasaray mevzusu patlak verdiğinde, facebooktan sizlere küfür eden taraftarların üzerine sizin gibi pis olan adamlarınızı saldığınızı da cümle alem biliyor. Sanmayınki yazmıyoruz diye bütün bu olan biteni bilmiyoruz. Bizim herşeyden, attığınız her adımdan, içtiğiniz sudan haberimiz var.

Henüz liseye giden bir kardeşimizi, staj yaptığı Ordu Devlet Hastanesi'ne gidip aratmalarınızı, Meslek Lisesi'ndeki adamlarınıza haber salıp, kardeşimizin oturduğu evden, okul numarasına kadar her boku öğrendiğinizi biliyoruz.

Verdiğiniz 3-5 kuruş parayla satın aldığınız adamlarınızın, genç kardeşimizin peşine salarak ne kadar şerefsiz bir insan olduğunuzu, evli barklı bir adamın henüz liseye giden çocuğa tehdit mesajları ilettirdiğini de biliyoruz. Ama şunu siz bilmiyorsunuz. Sizin paralı adamlarınız sokakta bizi gördüğü zaman boynunu yere eğiyor.

Siz sanmayın ki Orduspor Taraftarı sadece tribünde bağırmakla geçirmiyor günlerini, sizin gibi insanların pisliklerini de temizliyor aynı zamanda. Sırf Orduspor'un adı sizin gibi şerefsiz, adi, düzenbaz insanlar yüzünden kirlenmesin diye sizin arkanızı topluyor. Ama herşeyin de bir sınırı vardır beyler, haddinizi iyi bileceksiniz.

Medyalar, Avukatlar arkanızda diye kendinizi Ankara'daki gibi padişah sanmayın. Padişah'a bir çift sözümüz var misali çok kötü şeylerle karşılaşırsınız. Bir gün sokaklarda adınızı bulunduğu afişlerde sizin pisliklerinizin olduğu yazılar, açıklamalarla karşılaşabilirsiniz.

Bizler, bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen insanlardan değiliz. Sizin elinizi sürmeye çalıştığınız herkes için hayatından birşeyleri feda edebilecek insanlarız. Sizin insanız diye geçindiğiniz yerlerde; Bizler adamlığımızla tanınırız.

Böyle biline...

2 Haziran 2012 Cumartesi

Kumbaşı'na Sessiz Kalanlara Sitemimdir.


Solcuların ülkedeki konumunu ve işleyişini ele aldığımızda ne kadar geç kalınmışlığını sizler de göreceksiniz. Siyasi görüş meselesi değil bu, yapımız bu birşeyleri değiştirmek için sürekli geç kalıyoruz. Yapmamız gerekeni zamanında yapmadığımız için "atı alan üsküdarı geçti" diyerek iç çekiyoruz çoğu zaman.


Suç aslında onlar da değilki, bizleri "ötekiler" olarak nitelendiren ve bizim de hoşumuza giden bu tabire uyan insanlarda. Suç ötekilerde yoldaşlar. Kumbaşı'ndaki doğayı yok etme adına yapılan herşeye göz yuman, direnişe geçeceği yerde yerinde sayıklayan solcularda.

Bizler sesimizi çıkarmadığımız için, onlar birbirlerinin söylediklerini iyi duyuyor, anlıyor, uyguluyor, satıyor, kazanıyor.

Peki sizce halkın o kadar tepkisi olmasına rağmen bu doğa katillerine neden sessiz kaldılar hiç düşündünüz mü? Düşünemezsinizki, düşünürseniz tutuklanma ihtimaliniz var bu ülkenin geçmiş yıllarını göze alırsak. Her neyse...

Kumbaşı'ndaki halk plajının bu halde olması sessiz kalanların çıkarınadır. Onların sermayesiyle doğru orantıda büyüyen büyük insanların (!) büyük yatırımlarıdır. Onlar için Ordu'nun, doğanın, denizin, taşın toprağın, Karadeniz'in bir önemi yoktur. Onlar bu işten sağladıkları çıkarları, şifreli çelik kasalarına giren paraları düşünürler. Siz de oradan her geçmenizde "yazıklar olsun" demekle yetinirsiniz. Olsun, Cumhuriyet Mahallesi'ndeki oturan insanın umrunda olur mu orası? Ya da ne bileyim Yenimahalle sakinlerini neden ilgilendirsin ki kumbaşı? Orada oturan insanların Kumbaşı ile ne işi olur. Kırk yılda bir denize giderler belki, orası pislikten yüzülmez hale gelirse Efirli'ye giderler, Gülyalı'ya giderler.

Tabi Kumbaşı'nın dışında yaşayan insanlara çocukları bir gün, buralara bunların yapılmasına neden izin verdiniz? diye sorduklarında ise boyunlarını yere eğerler. İş işten geçmiştir çünkü. Doğanın bozulmasına nasıl göz yumdun baba, anne, dede, amca dediklerinde onlara söylemeniz gereken mantıklı bir cevabınız olmalı. Yoksa yaşadığınız bu topraklar, bu şehir, boztepe, efirli, kumbaşı, fındık bahçeleri, caddeler, sahilimiz bunun hesabını size sorar.

Asla yaşadığınız şehire ve onunn size sunduğu güzelliklere ihanet etmeyin.

Ordu'ya aşık bir gençten; büyüklerime, sessiz kalanlara, yaşıtlarıma ve direnmeyen insanlara ince bir sitemimdir.