24 Nisan 2012 Salı

Sarı Kırmızı Şimşekler

Aslında bu yazımda sadece Orduspor Kulübü Yöneticilerinden Tamer Aktaş hakkında bir kaç şey yazıp bırakacaktım fakat bugün twitter'da rastladığım konuyu da yazmazsam düşüncelerime ters düşmüş olurum.

Orduspor Kulübü tarafından Taraftar Temsilcisi olarak yönetimdeki yerini alan Tamer Aktaş, Kulübümüzün Resmi Sitesi'nden yaptığı açıklamayı sizinle paylaşalım
          Tamer Aktaş:
 "Yeni yönetimimiz hayırlı olsun. Zaten içinizden biriydik. Her zaman yerim tribünlerdi. Her zaman taraftarımız ile sesimiz kısılana kadar Orduspor'u destekledim. Şimdi ise Orduspor'a yönetici olarak hizmet edeceğim. Taraftarlarımız ile çok iyi şeyler yapacağız. Birlikte hareket edeceğiz. Küçüklerime abilik, büyüklerime ise iyi bir kardeşlik yapmak istiyorum."
Şimdi de sizlere aynı adamın 17 Mart'ta twitter'ına yazdığı o mükemmel yazının resmini koyalım, resmini koyalım ki sonradan yaptığı açıklamalarda öyle bir şey yazmadım demesin.

 
Bilmiyorum farkettiniz mi ama yukarıda yaptığı açıklamada zaten "Ben Ordusporluyum" bile dememiş bu adam. Şimdi kalkıp da Orduspor Kulübü Taraftar Temsilcisi'ne "SEN GALATASARAYLISIN" damgasını vurmak, içinde sadece Orduspor sevgisini yaşatan bizlere yakışır mı? Bizim haddimizi bilmemiz gerekmiyor mu? Hiç taraftar, yönetime karşı gelebilir mi? Onlar ne derse o'dur ya hani. Bunu da görmezden gelin, buna da bahaneler bulun. Hatta UTANMAYIN, resmi siteden bir açıklama yapın "Tamer Aktaş twitter hesabı kullanmamaktadır." diye. Sonuçta karşınızda Büyük Orduspor Taraftarı var. Ne olmuş yani...

Şimdi gelelim diğer meseleye...

Buralara yazmaktansa tribünde gerekli mesajı gerekli yerlere iletmem gerekiyor (bunu zaten yapacağım) ancak sol serbest'e de yazmalıyım.

Kongrede alınan karar sonucunda Orduspor Logosundaki fındığı çıkardılar, yerine menekşe koydular. Sonra tepkiler çoğaldı, büyütmemek gerekir yazıldı. Taraftar susmadı. O zaman da konuşma yapan kızın dili sürçtü denildi. Sonra işin içine Pele Erol'u kattılar, onun ağzından açıklamalar yaptılar. Sonra Vali çıktı çok beğendiğini söyledi. Yani 180 kişinin yakın çevresi bu konuyu hep onayladı, Büyük Orduspor Taraftarı hariç.

Sonra Uğurcan Bey çıktı dedi ki, Ordu'dan Dünyaya Bakmayın, Dünya'dan Ordu'ya Bakın. Dünya'dan Ordu'ya baktığımda Menekşe'yle ilgili görebildiğim tek şey Orduspor'a verilen Mor Menekşeler ismi ve mor dağlarımızda yetişen Menekşeleri görebildim. Sonra  bakmaya devam ettim, bir şehrin geleceğini, geçmişini, kültürünü, kamyonet arkalarında gittikleri köyleri, bahçe altı yaptıkları o günleri, terledikçe su şişesini kafasına dikleyen insanları, saat 12:00 olduğunda duyulan "ameleee paydooos" sesini, fındıkları harmana seren evin çocuklarını, torunlarını, dedesinden bisiklet istediğinde fındıktan sonra diyen amcaları gördüm.



Bir de bugün Orduspor Kulübü'nün Resmi Sitesi'ni ve Mor Dem adında çıkardıkları çayı gördüm. Güzel düşünülmüş, gelir getirici şeyler bunlar. Mantıklı, alkışlayalım. Logoyu değiştirmek için götünü yırtan yönetimin Mor Dem için yaptırdığı standa Mor Şimşekler yazmasını alkışlayalım. Hatta oturduğumuz yerden kalkıp ayakta alkışlayalım. Bravo size, hepinize bravo...

//Tamer Aktaş twitter'a yazdığı yazıyı 24 Nisan 20120 - 18:57 itibariyle kaldırdı.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Fındık; Ordu, Karadeniz, Türkiye'dir !


Geçen günlerde yapılan kongre, önceden planlanmış, düşünülmüş ama tepkiden dolayı kongre öncesinde taraftarla paylaşılmayan, 180 adam diye nitelendirilen şahısların verdiği evet oyu ve değerlerimizi, en büyük varlığımızı hiçe sayan o yüce karar ! Menekşe artık Orduspor Logosunda...

Öncelikle şunu ifade edelim. Fındık, bizim için sadece Orduspor Logosunda bulunan bir simge değildir. Fındık yüzbinlerin geçim kaynağıdır. Şehrimizin değişmeyecek, değiştirilmeyecek! ve değiştirilemeyecek tek simgesidir. Birisi çıkar, hayır burası Fındığın Başkenti değil, Oksijen Diyarı der ve değerlerimizi yıkmaya başlar.

Benim yaşım 50 - 60 değil. Yani yaşını başını almış insanlardan değilim ve çoğu yaşıtlarım gibi çoğu yerde de söz sahibi değilim. O ağırlığa erişemedim, ancak kimse bilmese de bazı şeyler için masaya yumruğumu vurmaktan asla çekinmem. Aslında ben henüz 23 yaşındayım ve ben bu yaşıma rağmen değerlerimizi, kültürümüzü, bizi biz yapan simgeyi savunacak, onu korumak ve değiştirilmesine engel olacak girişimlerde bulunuyorsam, benimle iftihar edeceğiniz yere, kendinizle utanmalısınız.

Bilmem farkında mısınız?

Bu şehrin değerleriyle bir bir oynuyorlar, değiştirmeye çalışıyorlar. Kırk yıllık Fındığın Başkenti Ordu'yu, Oksijen Diyarı Ordu yaptılar. Ordu'nun il sınırlarının başladığı noktalara Oksijen Diyarı logolu tabelalar asıldı. Fındığın tanıtımını yapabilecek tek şehri, en büyük değeriyle ayırmaya, koparmaya çalışıyorlar. İnsanlarımız, köylülerimiz artık Fındık'tan para kazanmıyor. Fındık bahçelerinin dönümlerine göre para alıyorlar. Çünkü baştaki insanlar için üretmek önemli değil, olabildiğince tüketmeli yurdumun insanı ki, dışarıya bağımlı olsun bu ülke. Üretmesin, çalışmasın. Oturduğu yerden cebi parayla dolsun. Halkın da işine geliyor tabi bu durum. İnsanımız işte bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek sömürülmeye açık kapı bırakıyor.

Ordu şehri de aynı o şekilde, artık insanlar tepkilerini Facebook duvarlarından "paylaş ki büyüklüğümüzü görsünler" diyerek, twitter'dan TT yaparak veriyor. Sokaklara çıkmak yok, Konuşmak yok. Öyle olursa insanımın karizması çizilir. Benim şehrimin, ülkemin insanına korku imparatorluğ dayatıldı. İnsanlar eskisi gibi olamıyor. Konuşmaları engelleniyor, susturuluyorlar. Aynı beni susturmak istedikleri gibi...

Fidangör Grubu'nun sayfasına Menekşe ile ilgili yönetim aleyhine yazılar yazdığımda telefonlarım susmuyor. Boyun eğiyor benim çevrem, büyük babalarına karşı. Ordu'nun en sağlam ve en büyük sivil toplum örgütü olan Fidangör'ü susturamayacaklar.

Logomuzda Menekşe olmayacak, Resmi siteden bu açıklanacak. Yoksa SUSMAYACAĞIZ ! SUSTURAMAYACAKSINIZ !

17 Nisan 2012 Salı

On'ların Türküsüydü



Yüz binler olarak İstanbul'da Grup Yorum konserinde buluştuk. Coşkuluydu, keyifliydi, heyecanlıydı, dayanışma ruhu ön plandaydı... Buluştuk dediğime bakmayın, ben gitmedim ama bu işte ben diye bir şey yok. Tanıdığım bir çok insan oradaydı. 

Devrimci ve sınıf bilinciyle orada bulunan herkese kocaman teşekkürler...